“Yumruğunu masaya vuran adam” benzetmesi Türkiye’deki güçlü lider profilinin en kısa tarifi. “Kükreyen adam”, “Haddini bildiren adam…”, “Kafa tutan adam” tariflerini de ilave edebiliriz. Dünyamızda bu tarif doğrultusunda siyaset yapan liderler çoğalıyor.
Ömür boyu seçileni mi ararsınız, muhalefet tanımayanı mı tercih edersiniz orası size kalmış. Tabii her şey zıddıyla var olduğuna göre, “ölümsüz liderler”e inat, bir kez yenilince koltuğunu terk eden, “çok uzun yöneticilik iyi değil” diyerek en başarılı olduğu dönemde siyasete veda eden liderleri de görüyoruz.
Adayların profili
Bizde de seçimler yaklaştıkça, aday profili tartışması öne çıkıyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi nedeniyle çok büyük yetkileri kullanacak kişinin kimliği ve özellikleri daha da önem kazanıyor. Toplumların gelişmişlik düzeyiyle çok yakından ilişkili olduğunu düşündüğüm konulardan birisi lider algısı. Gelişmiş toplumlar lider adayı ile birlikte ekibini de önemsiyor.
Bu nedenle bazı ülkelerde adaylar yakın çalışma arkadaşlarını ilan ederek seçime gidiyor. Son yıllarda demokratik ülkelerde liderlik kavramı değişime uğruyor. Eski tarz liderlikte yukarıdan aşağıya hiyerarşi ve kontrole dayalı bir yöntem öne çıkıyordu.
Günümüzde ise daha yatay ve ortak çalışmaya dayalı bir liderlik anlayışı ağırlık kazanıyor. Türkiye, iki arada bir derede durumuyla dikkat çekiyor. “Yumruğunu masaya vuran” lider de var, derdini, idare etme biçimini daha sakin yollarla anlatmayı tercih eden lider de…
Bizdeki model değişikliği
Bizdeki model, liderliğin gücünü merkeze toplayan bir lider modeli. “İşlerin hızlı yürütülmesi için gerekli” diyen çok. Mantık şöyle işliyor: Lider karar verecek ve bu karar engellenemeyecek, icraatın geciktirilmesi yoluyla liderin gücü kısıtlanmayacak.
Yargı denetimi başta olmak üzere denetim mekanizmaları liderin icraatlarının önüne dikilmeyecek. Türkiye yakın zamana kadar, parlamenter rejimle yönetiliyordu.
Yani meclisin, parlamentonun öne çıktığı bir düzen. İcra işini yerine getirecek hükümetler, meclisin içinden çıkıyor ve meclisin denetiminde ona hesap vererek çalışıyordu. Cumhurbaşkanlığı makamı, partiler üstü olarak dengeyi, denetimi, uzlaşmayı temsil ediyordu.
Şu an uygulanan model ise lider merkezli. Şimdi seçim yaparken, bu iki modelin yarışması, tercihi gündeme gelecek. Tercih ettiğimiz yönetim modeliyle lider bir bütünlük oluşturuyor. Yani yumruğunu masaya vuran lider, masanın çevresinde engel de istemiyor. Tercih size ait.
Facebook Yorum
Yorum Yazın