Şanlıurfa'da çocuk istismarı raporlarına yansıyan korkunç rakamlar sonrası kentten bir ses daha geldi.
Şanlıurfa'da geçtiğimiz günlerde açıklanan raporda 2019 yılının ilk 6 ayında 12-16 yaş aralığındaki tam 378 çocuğun cinsel istismara uğradığı kayıtlara geçti.
Raporda, kent merkezi ve ilçelerde 2019'un ilk ayında 287'si kız, 91'i erkek çocuk olmak üzere 378 çocuğun, pedofili ve enseste maruz kaldığı belirlendi. Cinsel istismara uğrayan çocukların yaş aralığı 12-16 olurken, çocuklardan 21'inin ise hamile kaldığı öğrenildi.
Kentteki bu korkunç rakamlar sonrası Urfa İl Kadın Platformu, Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği, İnsan Hakları Derneği, Urfa Barosu, Urfa Eğitim-Sen, Urfa SES, CHP Kadın Kolları, HDP Kadın Meclisi ve Urfa Ekoloji Derneği ortak bir basın açıklaması düzenledi.
Topluluk adına açıklamayı yapan Urfa Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi ve Yaşam Evi Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Zeynep Dilet Polat, şu ifadeleri kullandı:
"Çocuk dediğin ölmez. Oynar, atlar, zıplar, koşar, coşar... Ama ölmez... En fazla salıncaktan düştüğü için yaralanır sırtı, sokakta oynarken su birikintisine hopladığı için ıslanır üstü... Ama kaybolduktan günler sonra, bir akarsuyun kör noktasında üstü başı olmadan, sırtı yara içinde bulunmaz cansız bedeni. Çocuk dediğin ölmez. Güler, ağlar, öfkelenir, nazlanır... Ama ölmez... Yer, içer, büyür, yetişkin olur, yaşar, yaşlanır ve sonra sıralı gelir hayatın sonu; anasından babasından sonra...
Eğer ölüyorsa orada muhakkak devletin, toplumun, insanlığın ondan esirgediği bir şey vardır. Onu büyümekten, yetişkin olmaktan, yaşamaktan ve yaşlanmaktan alıkoyan bir şey...
Ölüyor çocuklar. Bedenleri lime, lime edilerek, canları acıtılarak, yaralanarak, örselenerek, kuşatılarak, çocuk olmaktan çıkarılarak öldürülüyorlar... Leyla, Eylül... Bolu'da 15 yaşındaki Mehmet, Isparta'da 14 yaşındaki Nafiz, Adana'da 17 yaşındaki Deniz ve 1,5 yaşındaki Ela, Van'da 8 yaşındaki Berhan sadece 2018 yılının ilk aylarında Leyla ve Eylül gibi yaşamını kaybeden çocuklardan birkaçı. Maraş'ta 14 yaşındaki Ruhai, Antalya'da.7 yaşındaki Sevgi, Yalova'da 6 yaşındaki Eylül, Mardin'de 11 yaşındaki Bilal, Adana'da 12 yaşındaki Rıdvan, İzmir'de 15 yaşındaki Ahmet ve 10 yaşındaki Ceylin, İstanbul'da 8 yaşındaki Suriyeli Read, Muş'ta 16 yaşındaki Tamer ise 2017 yılında Eylül ve Leyla gibi yaşamını kaybeden çocuklardan yine sadece birkaçı. Ve biliyoruz ki bugün bakkala giderken gördüğümüz, parkta şen gülüşünü duyduğumuz, dolmuşta anneciğinin kucağında uyurken baktığımız başka çocuklar da tehlikede...
'URFA'DA RAKAMLAR VAHİM'
Yaşadığımız kent Urfa'da yayınlanan çocuk istismarı raporu vahim diyeceğimiz rakamları somut bir şekilde gözümüze sokuyor adeta, Urfa'da 2019'un ilk altı ayında 12 ile 16 yaş Aralığında 378 çocuğun cinsel istismara maruz bırakıldığı adli kayıtlara geçti. 278'si kız çocuğu, 91'i erkek çocuğu toplam 378 çocuğun, cinsel istismara maruz bırakıldığı resmi kayıtlara geçti.
Ayrıca, 21 çocuğun istismar sonucu hamile kaldığı ortaya çıktı. Söz konusu sayı, sadece yargıya yansıyanlar olurken, gerçek rakamların bunun çok üstünde olduğunu biliyoruz. Bu vahim tablo karşısında her birey ve ilgili her kurum sorumluluk sahibidir, dolayısıyla sorunu görmezden gelemeyiz, yok sayarak yaşayamayız. Çocuklar bizim geleceğimiz bir an önce harekete geçmeliyiz.
Anne karnına düştüğü andan itibaren çocuğu koruma, kollama ve güvenli bir yaşam hakkı sunmak devletin temel görevidir.
'GEREKLİ CEZALARI TALEP EDİYORUZ'
Yaşayabilecekleri evleri, dolaşabilecekleri sokakları, iyi bir eğitim alabilecekleri okulları, onları iyileştirecek sağlık ocaklarını, iyilik halleri zarar görüyor mu görmüyor mu diye denetleyecek sosyal hizmetleri, eğer tehdit oluşturacak bir durum varsa güvenle, başka zararlar görmeden gidebilecekleri bakım merkezlerini, tehlikeleri oluşmadan engelleyecek uyarı ve denetim mekanizmalarını oluşturabilmek yani özetle çocuğun bedensel ve ruhsal sağlığını bir bütün olarak koruyabilmektir.
Çocuğun olduğu her alanda öncelik çocuğun yararıdır. Hedef çocuk istismarının önlenmesi olmalıdır. Bu nedenle çocuk istismarının hiçbir mazereti ve gerekçesi olamaz. Toplumun tamamı ve çocuklar, çocuk istismarına karşı bilinçlendirilmen, çocukla çalışan kişi ve kurumların denetimi son derece sıkı ve düzenli bir biçimde gerçekleştirilmelidir. Alanda çalışan kurumların uzmanlarca düşünce ve inanç ayrımı yapmaksızın objektif denetiminin yapılması zorunludur. Çocukla çalışan kişilerin öncesinde çocuklara zarar verip vermediği araştırılmalı, çocuklarla uzman kişilerin çalıştırılması sağlanmalı, sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşları tarafından bağımsız denetim sağlanmalıdır. Mağdurların tedavisi ve destek hizmetleri ile sorun alanlarının tespiti konusunda raporlama ve izlemenin önemini de belirtmek isteriz.
Çocuk istismarının bir bahanesinin olmadığını biliyor ve bunun için gerekli cezaların iyi hal indirimi ya da herhangi bir bahaneye sığınmadan verilmesini talep ediyoruz."
Öte yandan topluluk, açıklama sonrası 1 dakikalık oturma eylemi yaptı.
Özlem DİKMEN-BİHA
Yorum Yazın