Şanlıurfalı bir vatandaş ile evlenen F.Ç., iddiaya göre bayram gezmesi için gittikleri köyde eşinin ilk evliliğindeki oğlu tarafından saldırıya uğradı.
Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesinde 'bayram gezmesi' sırasında meydana geldiği iddia edilen olay, adeta kan dondurdu.
İDDİAYA GÖRE ESKİ EŞ VE OĞLU EVİ BASTI
İddiaya göre, Ramazan Bayramı nedeniyle 7 Haziran günü Halfetili E.Ç., Yozgatlı eşi F.Ç. ve küçük oğlu ile akraba ziyareti için Halfeti'nin Norhut Köyüne gitti. Köy ziyaretinde eşinin tarlaya bakmak için evden ayrıldığını aktaran F.Ç., bir anda silah sesleri duyduklarını kaydetti. F.Ç., yaklaşık 10 yıldır tehdit mesajları aldığı ve birçok kez şikayette bulunduğu E.Ç.'nin eski eşi A.D. ve oğlu Y.Ç.'nin evi bastığını iddia etti.
Hem anne hem de oğlu tarafından yarım saat darp edildiğini öne süren F.Ç., o anları ise şöyle anlattı:
"Biz bayram gezmesi için eşimin köyüne gittik. Biz köydeyken eşim tarlaya bakmaya gitti. Eşim tarlaya gittikten sonra kadın ve oğlu elinde tüfekle geldiler. Oturduğum evi bastılar, kapıda pompalı tüfekle 3 kez silah sıktılar. Onlar silah sıkınca evdeki herkes kaçtı, ben ve küçük oğlum kaldık. Silahı oğluma doğrulttular. Kadın oğluna, 'Sık' dedi. Oğluma sıkacakken ben bağırdım, tüfek basmadı. Ondan sonra kadın 'Öldür' dedi ama tüfek bir türlü sıkmadı. Daha sonra tüfeğin arkası ile yüzüme vurmaya başladı. Yüzüme dikiş atıldı burnumun üstüne. İkisi yarım saate yakın beni darp etti. Köylüler içeri girip çocuğumu kurtardılar ama kimse beni almadı. Camdan seyrettiler. 'Bu kadın buradan sağ çıkmaz' deyip, hiç kimse içeri girmedi. En son eşim oradan bir köylünün arabasına binip eve geldi. Kadın ve oğlu da benim için 'Artık öldü' deyip, dışarı çıktı. Ondan sonra arabaya binip, kaçtılar."
'KAFA TRAVMASI İLE HASTANEYE KALDIRILDIM'
Olay sonrası jandarma ekiplerinin geldiğini ve kendisinin de kafa travması nedeniyle hastaneye kaldırıldığını söyleyen F.Ç., "Bütün köylü jandarmayı aradı, jandarma geldi. Beni Halfeti İlçe Hastanesi'ne götürdüler ancak hiç kimse şahitlik etmedi. Bayram gezmesinde evinde olduğumuz insan bile şahitlik etmedi. Kafa travması ile hastaneye kaldırıldım, çok şiddetli baş ağrısı ve bulantım vardı. Beni Mehmet Akif inan Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk ettiler. Sabah karşı küçük çocuğum evde olduğu için eve geldim" ifadelerini kullandı.
'HAKARETTEN DAVA AÇILIYOR, BUNA DAVA AÇMADILAR'
Köy halkının olaya şahitlik etmediğini ve savcının da darp raporuna rağmen dava açmadığını öne süren F.Ç., "Karakol komutanı anne ve oğlunu çağırıyor. Onlar da bizim misafirimiz vardı, evdeydik diyor. Komutan da, 'Tamam, evinize gidin' diyor. Demiyor ki, silah sıkılmış, tüfekten bir örnek alalım. Benim darp raporum var, beni 112 hastaneye götürdü. Savcı dava açmıyor, böyle bir olay yok diye. Onların eşi, dostu devreye girdi. Eşim anlatıyor olayı, hiç kimse şahitlik etmedi. Köylü de onların akrabası, onları da tehdit etmişler. Biz evde 15 kişi oturuyorduk, onlar da şahitlik etmedi. Benim çocuğum tüm olayı anlattı ama savcı dava açmadı. Millet birbirine hakaretten, küfürden dava açarken bu olaya savcı dava açmadı. Bu çocuğun benimle ilgili husumetli 10 davası var zaten. Ben onları da dosyaya koydum" sözlerine yer verdi.
'DAVA AÇILMASI İÇİN ÖLMELİ MİYİM?'
Eşinin oğlundan hala tehdit mesajları aldığını iddia eden F.Ç., "Dava açılması için ölmem mi lazım" diyerek, duruma tepki gösterdi. Yetkili birimlerin harekete geçmesi gerektiğini ve can güvenliğinin olmadığını açıklayan F.Ç., "Bana hala tehdit mesajları atıyor. Sıra kezzaba geldi' diye mesajlar alıyorum. Bunun için de gittim şikayete, nedense yine dava kapatıldı. Savcı böyle bir olay yaşanmamış dedi, ben kendi kendimim bu hale getirdim. Ben yarın Cumhuriyet Savcılığına gideceğim, İnsan Hakları Komisyonuna gideceğim. Bu olayın peşini bırakmayacağım. Benim ölmem mi lazım, savcının ilgilenmesi için ölmeli miyim? Ben 6 yaşındaki çocuğumun gözleri önünde darp edildim" diyerek sözlerine son verdi.
BİHA
Yorum Yazın