Özel okullarda kademeler arası geçişlerde yaşanan yüksek oranlı zamların önüne geçmek amacıyla yeni bir düzenleme hayata geçirildi. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan yönetmelik değişikliğiyle, özel okullarda başlangıç sınıflarına uygulanacak eğitim ücretlerine tavan sınırı getirildi. Düzenleme veliler tarafından olumlu karşılanırken, özel okul temsilcileri ekonomik sürdürülebilirliğin riske girdiğini savunuyor.
Yeni düzenlemeye göre özel okullarda 1, 5 ve 9’uncu sınıflar gibi başlangıç kademelerinde yapılacak ücret artışları, enflasyon oranı ile bunun yarısı kadar artışla sınırlandırıldı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ocak ayı için öngördüğü yüzde 20’lik enflasyon beklentisinin gerçekleşmesi halinde, başlangıç sınıflarında yapılabilecek en yüksek zam oranı yüzde 30 olacak.
Fahiş Zamların Önüne Geçilecek
Daha önce kademeler arası geçişlerde herhangi bir üst sınır bulunmaması, velilerin en çok şikâyet ettiği konuların başında geliyordu. Bazı özel okullarda ara sınıfların yıllık eğitim ücreti 350 bin TL civarındayken, aynı okulda başlangıç sınıfına kayıt yaptıracak öğrencilerden 1 milyon TL’yi aşan ücretler talep edilebiliyordu.
Yeni düzenleme özellikle okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liseye ilk kez başlayacak öğrencilerin velileri tarafından memnuniyetle karşılandı. Çocuğu LGS’ye hazırlanan bir veli, “Yabancı bir liseye kayıt ücretlerinin 1 milyon lirayı aşması bizi ciddi kaygıya sürüklüyordu. Bu düzenlemeyle en azından önümüzü daha net görebiliyoruz” ifadelerini kullandı.
Özel Okullardan Tepki: “Sürdürülebilirlik Tehlikede”
Türkiye Özel Okullar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Öztürk, yapılan düzenlemenin özel okulların ekonomik yapısını zorlayacağını savundu. Öztürk, “Eğer beklenen enflasyon üzerinden yaklaşık yüzde 20’lik bir artış dayatılırsa, halihazırda ayakta kalmakta zorlanan birçok özel okul için kapanma kaçınılmaz hale gelir” dedi.
Ücret artışlarıyla ilgili kamuoyunda oluşan algının sahadaki gerçeklerle örtüşmediğini belirten Öztürk, mevcut mevzuata göre artış oranlarının ÜFE ve TÜFE ortalaması esas alınarak belirlendiğini, bu orandan ayrıca 5 puan düşüldüğünü hatırlattı. Başlangıç sınıflarında ise bu orana en fazla yüzde 50 fark eklenebildiğini ifade eden Öztürk, özel okulların yılda yalnızca bir kez zam yapabildiğini ve 12 aylık tüm maliyet artışlarını öngörmek zorunda kaldığını söyledi.
“Eğitim Enflasyonu Yanlış Hesaplanıyor”
Eğitim enflasyonunun hesaplanma yöntemine de itiraz eden Öztürk, “Dünyanın gelişmiş ülkelerinde eğitim hizmetleri genel tüketim kalemleriyle aynı sepette değerlendirilmez. TÜİK ile yapılan yazışmalar, eğitim enflasyonunun hatalı hesaplandığını gösteriyor. Enflasyonun sorumluluğunu yalnızca eğitim ve kiraya yüklemek doğru değil, asıl ihtiyaç yapısal ekonomik tedbirlerdir” diye konuştu.
Okul Öncesi Kurumlar Alarm Veriyor
Özellikle okul öncesi eğitim kurumlarının geçtiğimiz yıl kapanma noktasına geldiğini vurgulayan Öztürk, öğrenci sayılarının ciddi oranda düştüğünü, buna karşın öğretmen istihdamının sözleşmeler nedeniyle aynı hızda azaltılamadığını belirtti. Bu gidişatın devam etmesi halinde, önümüzdeki yıl okul öncesi öğretmenlerinin en az yarısının işsiz kalabileceği uyarısında bulundu.
Yüksek ücret algısının yalnızca sınırlı sayıda okulu kapsadığını söyleyen Öztürk, “Bahsi geçen rakamlar en fazla 50–100 okulu ilgilendiriyor. Türkiye genelindeki binlerce özel okulda ücretler makul seviyelerde. Veliler bütçelerine uygun okulları rahatlıkla bulabilir. En pahalı okul, her zaman en iyi okul değildir” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Cumhuriyet
Yorum Yazın