olay sağ
olay sağ
Şanlıurfa
DOLAR34.0692
EURO37.7489
ALTIN2730.4
Abdulkadir Selvi

Abdulkadir Selvi

Mail: [email protected]

Ekonomide ‘Altın Dönem’ yorumu

Ekonomide ‘Altın Dönem’ yorumu

Asgari ücret, emekli ve memur maaşlarına yapılacak zam nedeniyle gözler çalışma hayatına çevrilmiş durumda.

Diğer yandan da sıkı para politikası ve enflasyonla mücadele programı yürütülüyor. O nedenle bir yandan da ekonomi çevrelerinin nabzını tutmaya çalışıyorum. Ekonomi yönetiminin 2026 yılını “Altın Yıl” olarak gördüğü söyleniyor ya da 2026 yılı “altın fırsat” olarak görülüyor diyebilirim.

 

ENFLASYONLA MÜCADELEDE

2026 yılı ile 2027 yılının ilk çeyreğinde sıkı para politikasının sürdürülmesini programın başarısı açısından önemli buluyorlar. Edindiğim izlenim asgari ücrete yüzde 25’in üzerinde yapılacak olan zammın ekonomik istikrar programına zarar vereceği görüşündeler.

Enflasyonla mücadelede cari açık başta olmak üzere temel ekonomik göstergelerin düzelme eğilimini sürdürdüğü düşünülüyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaklaşımı enflasyon kalıcı olarak düşürülmezse işçi, memur ve emekliye yapılacak zammın kalıcı olmayacağı yönünde.

 

KOLAY GELSİN

Bu kulisleri neden aktardım? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işi zor. Bir yandan altın fırsatın değerlendirilmesini sağlayacak diğer yandan asgari ücretli, emekli ve memuru kollayacak.

Sezen Aksu’nun dediği gibi “Hadi bakalım kolay gelsin. Bir acayip zor yarış”.

 

TRUMP’LA NETANYAHU ARASINDAKİ BİLEK GÜREŞİ

 

Gazze’de İsrail’in ateşkesi ihlal etmesini ve Suriye’ye yönelik saldırılarını sorduğumda bir yetkili, “Trump ile Netanyahu arasında bilek güreşi yaşanıyor” karşılığını vermişti. Netanyahu, “Ortadoğu’da benim dediğim mi olacak, yoksa Trump’ın borusu mu ötecek göreceğiz” diyormuş.

İsrail basını Amerikalıların Netanyahu’ya küfrettiğini yazıyor. Amerikan basını Dışişleri Bakanı Rubio’nun, Trump’ın damadı Kushner’in, Ortadoğu Özel Temsilcisi Witkoff’un Netanyahu’dan bıktığı haberlerine yer veriyor.

 

EPSTEIN DOSYASI

Trump ile Netanyahu masanın altından birbirlerini tekmelemeye devam ediyor. Küfür, kıyamet, tehdit, şantaj ne ararsan var.

Netanyahu, Epstein dosyası üzerinden Trump’a şantaj yapıyor.  Mossad’ın kontrolündeki Epstein dosyasından Trump’ın fotoğrafları servis ediliyor.

Trump ile Netanyahu arasındaki bilek güreşinin kıran kırana geçtiği yerlerden biri de Suriye. Bu rekabet bizi de doğrudan etkiliyor.

Çünkü ABD’liler, SDG’nin Suriye devletine entegrasyonu için vites yükseltti. İsrail ise eşzamanlı olarak DEAŞ’ı sahaya sürdü. Öyle ki DEAŞ doğrudan Amerikan askerlerine saldırıyor. Netanyahu, herhalde yürek yedi ya da İsrail lobisine çok güveniyor.

 

ERDOĞAN’IN UYARISI

Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Direnmesi halinde krize dönme riski barındıran 10 Mart mutabakatını uygulaması için de gerekli telkinlerde bulunuyoruz” dedi. Buradaki “Krize dönüşme riski” cümlesinin altını çizmek istiyorum.

SDG demek ABD demek. PKK-YPG’nin adını SDG yapıp piyasaya sürdüler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Trump arasındaki ilişkilerin bir kazanımı olarak ABD, SDG’nin Suriye devletine entegrasyonu konusunda iradesini ortaya koydu.

 

ABD’NİN SDG PLANI

10 Mart’ta Şam yönetimiyle yaptıkları anlaşmaya rağmen SDG en ufak bir adım atmadı. İsrail’in telkinleri, Fransa ve İran’ın kışkırtmaları nedeniyle silah bırakmamakta direniyor. Burada ABD’nin tavrı belirleyici olacak. ABD, şimdiye kadar SDG’ye telkinlerde bulunuyordu. Ama bu işin telkinle olmayacağını anladılar. Güvenilir kaynaklardan aldığım bilgiye göre ABD’liler, SDG’nin Suriye’ye entegrasyonu için bir takvim dahilinde çalışmalara başlamışlar.

 

TAKVİMLENDİRDİLER

1- Askeri birliklerin entegrasyonu.

2- Gümrük kapılarının devri.

3- Bazı petrol sahalarının devri konusunda çalışmalar sürüyor.

SDG’nin yıl sonuna kadar Suriye devletine entegrasyonunda biraz sarkma olabilir. Kolay değil bölgenin tarihi değişiyor. Ama SDG’lilerin yüzde 75’inin Suriye ordusuna, kalan yüzde 25’inin ise iç güvenliğe irtibatlandırılması konusunda çalışmalar sürüyor.

Ankara ise süreci adım adım takip ediyor.

 

İSRAİL DEAŞ’I KULLANIYOR

Trump, “DEAŞ’ı Obama ile Hillary Clinton kurdu” demişti. Eski Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ise DEAŞ’ı “İngiliz Anahtarı” olarak nitelendirmişti. ABD, DEAŞ’la mücadele adı altında PKK-YPG-SDG’yi destekledi. Binlerce TIR silah verdi. Bütçesinden her yıl 200 milyon dolar ayırdı. DEAŞ’lıların tutulduğu El-Hol Kampı’nı SDG’nin kontrolüne verdi.

ABD’nin kurduğu DEAŞ’ı şimdi İsrail kullanıyor. Hem de Amerika’ya karşı.

 

DEAŞ SALDIRILARI

SDG’nin Suriye devletine entegrasyonu gündeme gelince yıllardır uyutulan DEAŞ yeniden uyandırılıp harekete geçirildi. SDG’nin kontrolündeki El-Hol Kampı’ndan çıkarılan DEAŞ’lıların Şam’da Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara’ya yönelik suikast girişimini MİT önlemişti. ABD-Suriye askerlerinin ilk ortak operasyon yaptıkları gün DEAŞ, Amerikan askerlerine saldırıp 2 kişiyi öldürdü. Türkiye’nin “DEAŞ terör örgütüne karşı SDG terör örgütüyle mücadele edilmez” sözü gerçek oldu.

 

BUMERANG GİBİ

Mossad’la DEAŞ arasında çok girift ilişkiler var. Mossad, Türkiye’ye karşı operasyonlarda DEAŞ’ı kullandı. Türkiye, NATO ülkeleri arasında DEAŞ’la savaşan tek ülke oldu. Fırat Kalkanı Operasyonu’nu DEAŞ’a karşı yaptık.

Geldiğimiz noktada İsrail, DEAŞ tehdidini canlandırarak SDG’nin entegrasyonunu önlemeye çalışıyor. Bunu yaparken de Amerikan askerlerini öldürmeyi göze alıyor. DEAŞ, bir bumerang gibi döndü ABD’yi vuruyor.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar