Gelecek Partisi lideri olarak yeniden aktif siyasete giren 'Son seçilmiş Başbakan' Ahmet Davutoğlu'nun adı siyasi tarihe, Türk dış politikası üzerine yazdığı “Stratejik Derinlik” isimli kitapla geçti. İşte 1 Mart 2003 Irak Tezkeresi'nden, Suriye'deki iç savaşa, Ak Parti'deki “Hocacılar-Reisçiler” kavgasından iktidarın zirvesindeki “Pelikancılar” tartışmasına kadar Ahmet Davutoğlu gerçeği...
Ahmet Davutoğlu, 2002 yılında iktidara gelen AKP’nin kameralar önüne çıkmayan kilit isimlerinden biriydi. Dünyaca ünlü The Economist dergisi de 2007'de Davutoğlu'nu “eminence grise” (perde arkasındaki güç) diye adlandırıp sayfalarına taşımıştı. İşte adı, kaleme aldığı ‘Stratejik Derinlik’ isimli kitabı ile anılan Davutoğlu’nun hayatından öne çıkan bölümler…
KONYA’DA DOĞDU, İSTANBUL’A TAŞINDI
26 Şubat 1959'da Konya'nın Taşkent ilçesinde dünyaya geldi. İlköğrenimini Konya'da yaptıktan sonra ailesiyle birlikte İstanbul'a yerleşti. Davutoğlu, ortaöğrenimini İstanbul Erkek Lisesi'nde tamamladı.
FOTO:AA
BOĞAZİÇİ MEZUNU
1984 yılında Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Ekonomi bölümlerinden ‘Çift Anadal Programı’ (ÇAP) ile mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde yüksek lisans, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktora yaptı.
1990’DA MALEZYA’YA GİTTİ
Doktorasını tamamladıktan sonra, 1990 yılında Malezya'da, International Islamic University'de yardımcı doçent olarak çalışmaya başladı. Bu üniversitenin Siyaset Bilimi Bölümü’nü kuran Davutoğlu, 1993’e kadar buranın başkanlığını yürüttü ve aynı yıl doçentlik unvanını kazandı.
İLK ‘STRATEJİ’ KİTABINI 1993’TE KALEME ALDI
1993 yılında yayımladığı Alternatif Paradigmalar (Alternative Paradigms: The Impact of Islamic and Western Weltanschauungs on Political Theory) adını taşıyan kitabıyla, İslâm ve Batı siyaset düşüncesinin karşılaştırmalı bir analizini yaptı.
1994’te kaleme aldığı Medeniyet Dönüşümü (Civilizational Transformation and the Muslim World) kitabında ise Batı medeniyetinin içine girdiği krizi analiz ettikten sonra, İslâm medeniyetinin bu krize alternatif sunma imkân ve koşullarını inceledi.
28 ŞUBAT SÜRECİNDE HARBİYE’DE DERS VERDİ!
1995-1999 yılları arasında Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde öğretim üyesi olarak görev yapan Davutoğlu, 1998 yılından 2002 yılına kadar Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Harp Akademisi'nde misafir öğretim üyesi olarak ders verdi.
1999–2004 yılları arasında profesör unvanı ile Beykent Üniversitesi’nde, üniversite yönetim kurulu üyeliği, senato üyeliği ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nün başkanlığı görevlerini üstlendi.
Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de misafir öğretim üyeliği yaptı. Mukayeseli Medeniyetler Tarihi ve Medeniyetlerarası İlişkiler, Mukayeseli Siyaset Felsefesi ve Uluslararası Politika alanında İngilizce ve Türkçe eserler verdi.
11 EYLÜL SÜRECİ İLE ‘POPÜLER’ OLDU
11 Eylül 2001’de düzenlenen terör saldırısının ardından Davutoğlu, akademisyen kimliğiyle birçok gazete ve dergiye röportajlar verdi. Davutoğlu’nun kapsamlı analizler içeren bu röportajları, Mayıs 2002’de Küresel Bunalım: 11 Eylül Konuşmaları adıyla kitaplaştırıldı.
2002’DE AKP SAFLARINA KATILDI
Davutoğlu, 2001 yılında kurulan AKP saflarına 2002 yılının başlarında katıldı. 2002-2009 yılların arasında “Başbakanlık danışmanı” olarak görev yaptı.
Davutoğlu’nun, hem Recep Tayyip Erdoğan hem de Abdullah Gül ile öncesi olan bir ilişkilerinin olduğu ancak onu Ankara'ya ‘göreve' Abdullah Gül’ün çağırdığı kayıtlara geçti.
FOTO:Reuters – Davutoğlu, 2014’e kadar, Erdoğan’ın dış politikadaki en çok güvendiği isim oldu.
2003’TEKİ IRAK TEZKERESİNDE BAŞROLDEYDİ
Ahmet Davutoğlu, 1 Mart 2003’teki Irak tezkeresinin ‘reddedilmesinde’ de kilit rol oynadı.
O dönem Başbakan olan Abdullah Gül’ün dış politika danışmanı olarak görev Ahmet Davutoğlu’nun aslında “tezkerenin geçmemesi için” uğraş verdiği iddia edildi.
2007’DE ‘BIRAKMAK’ İSTEDİ!
(Sonradan kendisinin aktardığına göre) 2007’de Davutoğlu’nun Ankara yıllarını geride bırakıp yeniden akademiye ve öğrencilerine dönmeyi planladığı ancak o tarihte Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşanan gerilimlerin, artar terör saldırılarının ve 2008 yılı başında AKP için açılan ‘kapatma’ davasının, Davutoğlu’nu siyasette tuttuğu öğrenildi.
2009 DIŞİŞLERİ BAKANI OLDU
AKP'nin 2009 yılında yapılan kongresinde Merkez Karar Yönetim Kurulu'na giren Davutoğlu 1 Mayıs 2009'da yapılan kabine değişikliği ile Ali Babacan'ın yerine dışarıdan atamayla Dışişleri Bakanlığı makamına getirildi.
Haziran 2011’daki genel seçimde de , AKP listesinden Konya milletvekili seçilerek ilk kez parlamentoya girdi.
FOTO:DHA
2003-2009 ARASI DIŞ POLİTİKA DANIŞMANI, 2009-2014 ARASI DIŞİŞLERİ BAKANI
2003 ile 2009 yılları arasında (Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan) Başbakan danışmanı sıfatıyla, 2009 ile 2014 yılları arasında da Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Davutoğlu, bu zaman zarfından masaya yatırılan birçok dış politika hamlesinde de ön planda yer aldı,
Bu süreçte; Davos'taki ‘one minute’ vak'ası, İsrail'in Mavi Marmara gemisine yönelik saldırısından sonra yaşanan gelişmeler ve İsrail'in Türkiye'den resmen özür dilemesi Türkiye’nin hem Doğu’da hem Batı’da çok dikkatle izlenen bir aktör haline getirdi.
Türkiye'nin Avrupa Birliği ile müzâkerelere başlaması, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne üye seçilmesi, İsrail ile Suriye arasında ‘arabulucu’ olması, İran ile Batı arasındaki nükleer görüşmelerde Brezilya ile birlikte devreye girmesi, Hamas üzerindeki etkinlik derken Davutoğlu’nun başını çektiği Türk diplomasi cephesi birçok konuda etkin roller edindi.
2014’DEN SONRA BAŞBAKAN
Davutoğlu, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından 27 Ağustos 2014’te, Adalet ve Kalkınma Partisi 1. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde genel başkanlığa seçildi.
FOTO:DHA
29 Ağustos 2014’te de 62 hükümeti kurup başına geçti. Yani Başbakan oldu…
FOTO:depophotos
2015’TEN SONRA HOCACILAR-REİSÇİLER KAVGASI
2015’te, 5 ay ara ile yapılan iki genel seçimin ardından Davutoğlu’nun ismi AKP çevrelerinde artık “Hoca” Davutoğlu taraftarları ise “Hocacılar” olarak anılmaya başlandı.
AKP’deki “Reisçiler” ile sık sık karşı karşıya gelen “Hocacılar”ın miadı ise 29 Nisan 2016 tarihinde yapılan AKP MKYK'sında alınan kararla doldu…
Bu toplantıda genel başkanın yani Davutoğlu’nun “il ve il başkanı atama yetkisi” MKYK’ya verildi. Bu toplantıda alınan kararın toplantıdan önce Erdoğan’a yakın üyeler tarafından alındığı ve toplantı sırasında Davutoğlu’na imzalatıldığı iddia edildi.
FOTO:Reuters
PELİKANCILAR VE PELİKAN DOSYASI
1 Mayıs 2016’da ‘Pelikan dosyası’ adı altında yayınlanan anonim bir internet sitesinde Davutoğlu’nun Erdoğan’a ihanet ettiği ve istifa etmesi gerektiği savunuldu. Bu sayfada Davutoğlu ile Erdoğan arasındaki 27 gerilim noktası “reise yakın bir bakış açısı”yla listelendi. Bu söylenti, parti içinde de geniş yankı buldu.
4 Mayıs 2016 günü, Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu arasında cumhurbaşkanlığında bir görüşme gerçekleşti. Bu görüşmede Davutoğlu’nun doğrudan istifa etmesi yerine AKP’yi kongreye götürmesi ve fakat yeniden genel başkan adayı olmaması kararlaştırıldı.
FOTO:AA
5 MAYIS 2016: KONGRE ÇAĞRISI
Bu toplantıdan bir gün sonra Davutoğlu, 5 Mayıs 2016 günü 1 Kasım seçiminden sonra sadece 6 ay görev yaptığıığını hatırlarak “4 yıllık sürenin daha kısa sürmesi benim tercihim değildir. Zarûrettir.” şeklinde bir açıklama yaptı.
22 MAYIS 2016: İSTİFA ETMEK ‘ZORUNDA’ KALDI
Davutoğlu Başbakanlık görevinden ise 22 Mayıs 2016 tarihinde istifa etti. Bu istifa Cumhurbaşkanlığı tarafından “Cumhurbaşkanımız, Başbakan Davutoğlu tarafından sunulan Bakanlar Kurulu’nun istifasını kabul etmiştir.” şeklindeki basın açıklamasıyla duyuruldu.
Ahmet Davutoğlu’nun Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin hemen sonrasında bu kararını açıklaması bazıları tarafından “Saray Darbesi” şeklinde ifade edildi.
Davutoğlu bu kongrede koltuğunu Binali Yıldırım’a devretti.
FOTO:Reuters- Pelikan Dosyası’nın ardından Davutoğlu, AKP’deki görevinden ve Başbakanlıktan istifa etmek zorunda kaldı.
9 EYLÜL 2019: AKP’DEN İSTİFASI
Davutoğlu, 24 Haziran 2018’de yapılan genel seçimlerde milletvekili adaylığı için başvuru yapmadı. 2019 Türkiye yerel seçimleri sonrasında partisine yönelik eleştirilerde bulundu ve 9 Eylül 2019 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi üyeliğinden istifa etti.
BAŞBAKANLIĞI DÖNEMİNDEKİ ‘İCRAATLARI’
*Davutoğlu hem Dışişleri hem de Başbakan olarak görev yaptığı 2009 ile 2016 arasında Türkiye’nin dış politikasına yön veren isim olarak bilindi.
Özellikle Ortadoğu hakkında kurduğu “Bu bölgede düzen kurma misyonu bizimdir” gibi iddialı ifadeleri hafızalara kazındı.
*‘Hayalcilikle', ‘Türkiye'nin eksenini değiştirmeye çalışmakla', ‘Batı karşıtlığı'yla suçlandı. Türkiye’nin izlediği politikalar bazı dönemlerde ‘İran yanlısı' bazı dönemlerde ise ‘Sünni merkezli’ olmakla itham edildi.
*Davutoğlu’nun, uluslararası sistemin sancılı bir değişim sürecinden geçtiği bir dönemde Türk dış politikasını oturttuğu yeni çerçeve, gerek yurt içinde gerek yurt dışında birbirinden farklı değerlendirmelere konu oldu; kimi zaman ağır eleştirilere uğradı, kimi zaman takdir edildi.
*Davutoğlu'nun dış politika vizyonu, Türkiye'nin yalnızca siyasi değil ekonomik ve kültürel alanda da hem bölgesel hem de küresel çapta yeni ilişkiler kurmasını öngörüyordu. Bu bağlamda, Latin Amerika’dan Afrika’ya uzanan çok geniş bir coğrafyada yeni diplomatik temsilcilikler açılması, birçok ülkeyle yeni ticaret anlaşmaları imzalanması ve vizelerin kaldırılması, Davutoğlu damgalı dış politikanın en etkili hamleleri arasında gösterildi.
*Türkiye'nin uluslararası meselelerde aktif bir siyaset izlemesi ve özellikle nüfusu Müslüman olan ülkelerle çok güçlü ilişkiler kurması, ABD ve ‘Eksen değişikliği', ‘Yeni Osmanlıcılık’ diye eleştirilerine uğradı.
*Türkiye, Arap Baharı'nı Ortadoğu'da halkların diktatörlüklere isyanı, kendi yöneticilerini kendi özgür iradesiyle seçme talebi, özgürlük ve refah arayışı olarak gördü ve destekledi. Arap Baharı’nda özellikle Suriye sahasındaki gelişmeler Türk dış politikasının en zorlu sınavı oldu. İran gibi ve Rusya gibi aktörlerin Beşar Esed’in arkasında yer alması, ama asıl Türkiye’nin müttefi Amerika’nın hem PYD’ye destek vermesi hem de Esed rejimine harekete geçmemiş olması Türk Dış Politikasını çok zor durumda bıraktı. Davutoğlu, bu dönemde hedefteki kişiydi.
ELEŞTİRİ KONUSU OLAN DİĞER İCRAATLARI
*Şeffaflık Tasarısı’nın rafa kaldırılması, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın AKP milletvekili olmak için istifa edip sonra istifası geri almak zorunda kalması, Merkez Bankası yönetimi ve faiz politikası konusunda görüş ayrılığı, yolsuzlukla suçlanan bakanların Yüce Divan’da yargılanmaları konusunda Cumhurbaşkanıyla yaşanan görüş ayrılığı, Çözüm Süreci’nin unsurlarından İzleme Kurulu’nun Cumhurbaşkanının itirazıyla hayata geçirilememesi, 2005 Eylül ayında toplanan AKP 5.Olağan Kongresi’nde parti yönetimine girecek isimlerde Erdoğan ile yaşanan görüş ayrılıkları Beştepe-Çankaya ilişkilerinde ortaya çıkan belli başlı sıkıntılardı.
EMEVİ CAMİİNDE NAMAZ HAYALİ!
*Erdoğan’ın 2011 yılında sarf ettiği ve “Esad çok kısa süre içinde devrilecek” manasına gelen “Ama inşallah biz en kısa zamanda Şam’a gidecek Selahaddin-i Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacak Emevi Camiinde namazımızı da kılacağız” sözlerinin arkasında, Davutoğlu’nun ‘maceracı’ dış politikalarının olduğu tartışıldı. (Sozcu)
Yorum Yazın