Doğu Akdeniz'de keşfedilen doğal gaz ve petrol rezervlerinin ardından çevre ülkeler, arama ve sondaj faaliyetlerini artırarak yeni iş birlikleri kurma yolunda. Türkiye de attığı adımlarla bu enerji denkleminin dışında kalmamakta kararlı.
Stratejik konumu nedeniyle tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve çok sayıda savaşa şahitlik eden Akdeniz'de son yıllarda çatışmanın ana unsurunu doğal gaz ve petrol oluşturuyor.
Akdeniz'e Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) yanı sıra Yunanistan, İtalya, Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin, Mısır, Libya ve Tunus'un sınırı bulunuyor. Ancak bölgede enerji kaynakları bakımından özellikle Doğu Akdeniz ve Kıbrıs Adası'nın etrafı dikkati çekiyor.
2000'lerin başından itibaren hidrokarbon rezervlerinin keşfedilmesiyle birlikte Doğu Akdeniz, çevre ülkelerin yanı sıra küresel aktörler ve enerji devi şirketlerin de ilgi odağı oldu. Çok geçmeden İsrail, GKRY, Mısır ve Türkiye, Akdeniz'in doğusunda arama ve sondaj faaliyetlerine koyuldu. Fakat Akdeniz'de bu ülkelerin hepsinin deniz yetki alanlarının sınırlandırılması hususunda üzerinde mutabık olduğu bir anlaşma bulunmuyor. Bu da tek taraflı ilan edilen ve birbirleriyle çakışan yetki alanlarında gerginlikleri beraberinde getiriyor. Bu kapsamda GKRY, 2003'te Mısır, 2007'de Lübnan ve 2010'da İsrail ile Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması (MEB) imzalamıştı. Türkiye ise bu anlaşmalara itirazlarını ve kendi kıta sahanlığı dış sınırlarını Birleşmiş Milletler'e (BM) yazılı olarak bildirmişti.
Son yıllarda Doğu Akdeniz'de arama ve sondaj faaliyetlerine ivme kazandıran ülkelerin bu çalışmaları dünya gündemini sık sık meşgul ediyor. Bölgede keşfedilen enerji kaynakları bu kapsamda yeni iş birliklerine kapı araladı. Ancak Akdeniz'de kurulmaya çalışılan bu yeni denklemde Türkiye, oyunun dışına itilmek isteniyor. Akdeniz'de kendisinin ve Kıbrıslı Türklerin meşru haklarını korumaktan vazgeçmeyeceğini son zamanlarda hız kazandırdığı arama-sondaj faaliyetleriyle gösteren Türkiye, diplomatik ataklarıyla da öne çıkıyor.
Doğu Akdeniz'de Türkiye, Oruç Reis ve Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemileriyle arama, Fatih ve Yavuz gemileriyle de sondaj faaliyetinde bulunuyor. 2011'de KKTC ile kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşması yapan Türkiye son olarak 27 Kasım 2019'da Libya ile Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasına imza attı.
Uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandıran muhtıra, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de elde ettiği önemli politik kazanımlardan biri olarak yorumlandı.
Anadolu Ajansı, Doğu Akdeniz'de mevcut durum, bölgedeki sorunun ana kaynağı, enerji potansiyeli ve Türkiye'nin Doğu Akdeniz jeopolitiğinde nerede-ne şekilde yer aldığı konularını masaya yatırdı.
Yorum Yazın