Esed rejimi, İran ve Rusya'nın Astana Anlaşmalarını hiçe sayarak İdlib'de karadan ilerleyişinin, Türkiye ve Avrupa'ya büyük bir göç dalgasını başlatması ihtimali, kaygı uyandırıyor.
İdlib, Suriye'nin kuzeybatısında, Türkiye'nin Hatay ilinin karşısındaki Suriye topraklarında yer alıyor.
Türkiye ile 130 kilometrelik sınır hattını paylaşan İdlib'in kuzeybatısında Hatay, doğusunda Halep, kuzeydoğusunda Halep'in Afrin ilçesi, güneyinde Hama, kuzeybatısında Lazkiye bulunuyor.
6 bin kilometrekare alan üzerine kurulu İdlib ilinde iç savaştan önceki son nüfus sayımına göre 2 milyona yakın kişi yaşıyordu. Mart 2011'de başlayan iç savaşta yoğun çatışmalara sahne olduğu için nüfus 1,2 milyona düştü.
İç savaştaki konumu
Mart 2015'te muhalif ve rejim karşıtı silahlı grupların eline geçen İdlib, o dönemden itibaren "muhaliflerin kalesi" olarak anıldı.
İdlib, Türkiye sınırında yer alması nedeniyle iç savaş boyunca da en fazla göç alan il oldu.
Beşşar Esed rejimi ve destekçilerinin ülke genelindeki saldırı ve ablukaları nedeniyle il, milyonlarca sivilin sıkıştığı bir alan haline geldi.
Yerel sivil idare kayıtlarına göre, İdlib’de halihazırda 2 milyon 600 bin civarında yerli nüfus, yaklaşık 1,4 milyon da iç göçle gelmiş vatandaş barınıyor.
Rusya’nın Ekim 2015’te iç savaşa dahil olmasının akabinde, İdlib şiddetli hava saldırılarının hedefi olmaya başladı.
İdlib, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında Türkiye, Rusya ve İran tarafından çatışmaların en yoğun olduğu dört alanda belirlenen Gerginliği Azaltma Bölgeleri'nden biri ilan edildi.
Türkiye, Ekim 2017'de Astana Anlaşmaları kapsamında İdlib'de 12 ateşkes gözlem noktası kurdu.
Rejim ve destekçileri, diğer üç Gerginliği Azaltma Bölgesi'ni (Humus, Doğu Guta ve güney cephesindeki Dera-Kuneytra) kısa süre içinde ele geçirirken 4 milyon sivil, İdlib bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) güvencesi altında barınma imkanı elde etse de rejim ve destekçileri, Astana Anlaşmalarını hiçe sayarak İdlib'i trajediye sürüklemeye devam etti.
Halihazırda İdlib'deki yerleşimlere dağılan sivillerin bir milyon 200 binden fazlası, Türkiye sınırına sıfır sayılabilecek bin 300 civarı kampta barınıyor.
Stratejik önemi
İdlib, konumu nedeniyle birçok açıdan önem teşkil ediyor.
Kentten geçen M5 otoyolu, Türkiye, Suriye ve Ürdün'ü birbirine bağlıyor. Suriye içinde ise Akdeniz'e çıkış kapısı niteliğindeki İdlib, Lazkiye, Hama ve Halep illerine komşu bulunuyor.
Rusya'ya ait Hımeymim Üssü'nün de bulunduğu Esed rejiminin "kalbi/kalesi" Lazkiye'ye komşu olması, İdlib'in stratejik değerini artırıyor.
Son gelişmeler
Rejim güçlerinin ateşkesi sık sık ihlal etmesi üzerine Türkiye ve Rusya, 17 Eylül 2018'de Gerginliği Azaltma protokolüne ek mutabakata vardı. Mutabakat gereği, cephe hatları boyunca silahsızlanma bölgesi kuruldu,10 Ekim 2018'de muhalifler, söz konusu bölgeden ağır silahlarını çekti. İdlib'de bir süreliğine rejim ve Rusya'nın hava saldırıları sona erse de kısa süre sonra rejim ve İran destekli yabancı terörist gruplar, hiçbir silahlı grubun varlık göstermediği sivil yerleşimlerde saldırılarına yeniden başladı.
Suriye İnsan Hakları Ağı'na göre, mutabakattan bu yana İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde rejim ve Rusya'nın saldırılarında 1300'den fazla sivil öldü.
2019 yılı içerisinde saldırıların yoğun olduğu alanlardan nispeten sakin yerlere ve özellikle Türkiye sınırı yakınına göç edenlerin sayısı ise bir milyonu aştı.
Yalnızca geçen ay başından bu yana bölgede yerinden edilenlerin sayısı 215 bini buldu.
"74'ü çocuk, 225 sivil hayatını kaybetti"
İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde yerinden edilen sivillere ilişkin veri çalışması yürüten Suriye Müdahale Koordinatörlüğü Müdürü Muhammed Hallaj, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "İdlib halkı zor günler yaşıyor. Süreç çok kötü. Rejim güçleri karadan ilerlemeye başladı. Ruslar havadan vuruyor. Saldırılar aralık ayında zirve yaptı. Saldırıların yoğun olduğu bölgede yaklaşık 350 bin sivil yaşıyordu." ifadelerini kullandı.
"Kara operasyonunun yayılmasından endişe duyuyoruz." diyen Hallaj, şöyle devam etti:
"Operasyon sürdükçe göç sayısı artacak. Yüz binlerce sivil daha göç etmek zorunda kalacak. Kasım ayı başından itibaren 74'ü çocuk, 225 sivil hayatını kaybetti. Maaratünnuman'da yüzlerce aile, acil tahliye çağrısı yapıyor. Rus savaş uçakları tahliye yollarını da hedef alıyor."
Son 4 günde 35 yerleşimi ele geçirdi
Rejim ve destekçilerinin son dönemde şiddetini artırarak sürdürdüğü saldırılar neticesinde, halkın önemli kısmı, evlerini terk etmek zorunda kaldı. Yerinden edilenler, Türkiye sınırı hattındaki kampların dolu olması nedeniyle, tarım arazilerinde, taşlık alanlarda ve zeytin ağaçlarının altında yaşam mücadelesi veriyor. Sivillerin çoğu, ya çadır bulamıyor ya da bir çadırı birden fazla aile paylaşıyor. Temel yaşam malzemeleri, tuvalet, banyo, içme suyu ve tıbbi desteğe muhtaç siviller, soğuk hava koşulları, plastik gibi uygun olmayan maddeleri yakarak ısınma çabası, altyapı eksikliği ve foseptik çukurlarının kamp alanlarının yakınında olması nedeniyle de çeşitli hastalıklarla boğuşuyor. Tüm bunlara rağmen saldırılar sürdüğü için nüfus sürekli Türkiye sınırına doğru yığılıyor.
Rejim, İran destekli yabancı terörist gruplar ve Rus özel kuvvetlerinin karadan, Rus savaş uçaklarının hava desteğiyle 20 Aralık'tan bu yana 35 yerleşimi ele geçirdi.
Rejimin karadan ilerleyişini sürdürmesi, sivil katliamı ve göç dalgasının boyutlarının büyüyeceği endişesine yol açıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dünkü açıklamasında, "80 binin üzerinde İdlibli kardeşimiz ülkemiz sınırlarına doğru göç etmeye başladı. İdlib halkına yönelik vahşet son bulmazsa bu sayı daha da artacaktır. Böyle bir durumda Türkiye bu göç yükünü tek başına taşımayacaktır." ifadelerini kullanmıştı.
Yorum Yazın