Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tek taraflı olarak protokolden çekilme hakkının olmadığını söyledi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, bir otelde düzenlenen "Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı"nın lansmanında, akıllı şehirler konusunda çok önemli çalışmalar yaptıklarını belirtti.
Şehirlerin sorunlarına çözüm üretmek, geleceğin ihtiyaçlarına en hızlı ve verimli şekilde cevap vermek için plan hazırlama kararı aldıklarını dile getiren Kurum, son 1,5 yıl içerisinde 12 bakanlık, 24 genel müdürlük, 28 yerel yönetim ve 100'den fazla akıllı şehir tedarikçisiyle 145 toplantı ve 5 çalıştay düzenlediklerini ifade ederek İstanbul Beyoğlu ve Konya Selçuklu ilçelerinde pilot çalışmalar gerçekleştirdiklerini aktardı.
Bakan Kurum, 1399 belediyenin 400'ünde anket ve analizler yaptıklarını, öneriler geliştirdiklerini belirterek "Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı'nda 26 ana, 14 alt olmak üzere toplam 40 eylemi belirledik." dedi.
Eylem planına ilişkin Bakan Kurum, şunları kaydetti:
"Açıklayacağımız eylem planı ulusal düzeyde hazırlanan Türkiye'nin ilk, Amerika, Hollanda ve Avustralya'dan sonra dünyanın dördüncü Ulusal Akıllı Şehir Stratejisi ve Eylem Planı'dır. Bu anlamda yaptığımız bu çalışma ülkemizin şehircilik tarihi açısından son derece önemli bir kilometre taşı olacaktır. İkinci olarak, eylem planımıza tüm bakanlıklarımız, yerel yönetimlerimiz, özel sektörümüz, sivil toplum kuruluşlarımız ve üniversitelerimiz paydaşlar olarak katılım sağlıyorlar. Bu nedenle çalışmamız, Ulusal bir Strateji ve Eylem Planı'dır. Bugün de Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla akıllı şehir politikalarımızın tüm kamu kurumlarımızda yaygınlaştırılmasına dair genelgemiz Resmi Gazete'de yayımlandı."
Akıllı şehir uygulamaları öncelik sırasına göre yapılacak
Bakan Kurum, 8 maddelik Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı'nın ayrıntılarını da paylaştı.
Birinci maddenin "Şehirlerimizin acil ihtiyaçlarını önceleyecek, Şehre Özgü Akıllı Şehir Stratejileri ve Yol Haritalarıyla Ulusal Akıllı Şehirler Ağını oluşturuyoruz." olduğunu söyleyen Kurum, 81 valiliğe akıllı şehirler strateji belgelerini göndererek öncelikleri belirleyeceklerini söyledi.
Türkiye'deki tüm akıllı şehir uygulamalarının öncelik sırasına göre yapılmasını sağlayacaklarını ifade eden Kurum, şu bilgileri verdi:
"Önceliklendirmenin önemini bir örnekle açıklamak istiyorum. Artvin'de öncelikli sorun, iklim değişikliğinden kaynaklanan aşırı yağışlara bağlı sel felaketi ise, çalışmalarımızı bu yöne kaydıracağız. Artvin'in trafik sorununu ise ikincil sorun olarak çözeceğiz. Karadeniz İklim Değişikliği Eylem Planı'mızla da uyumlu olarak kuracağımız akıllı sistemlerle yağış miktarını anlık olarak takip edeceğiz. Elde ettiğimiz sonuçlara göre de akıllı şebeke sistemleri kuracağız. Artvin örneğinde olduğu gibi bütün şehirlerimizde başta deprem olmak üzere afet ve acil durum yönetimine yönelik akıllı çözümler üreteceğiz. Afet yönetim uygulamaları, akıllı acil durum müdahale sistemi, akıllı telefon felaket modu gibi uygulamaları her şehrimiz için hayata geçireceğiz. Şehrin ulaşım sorunu birinci sıradaysa, ulaşımı öne alacak, sağlıksa sağlığı öne alacağız. Bu önceliklendirme sayesinde, hem kaynak tasarrufu hem de zaman verimliliği sağlayacağız, yatırımlarımızın boşa gitmesine engel olacağız."
IQ testleriyle şehirlerin olgunluk seviyeleri ölçülecek
İkinci maddenin "Şehirlerimizin olgunluk seviyesini tüm bileşenleriyle tespit ederek il il Yaşanabilir Şehir Endeksi'ni oluşturacağız." olduğunu aktaran Kurum, belediyelerin yüzde 87'sinde akıllı şehirlere ilişkin bir izleme sisteminin olmadığını belirtti.
Bakan Kurum, şöyle devam etti:
"Yapacağımız IQ testleriyle şehirlerimizin olgunluk seviyelerini ölçecek, il il Yaşanabilir Şehir Endeksi'ni oluşturacağız. Düzenli ölçümlerle şehirlerimizdeki değişimleri izleyeceğiz ve ihtiyaçları güncelleyeceğiz. Burada bir örnek vermek istiyorum. Mesela, İstanbul'da atık toplama ve taşıma maliyeti 1 milyar liranın üzerinde. Akıllı atık sistemleriyle, yani çöp konteynırlarının doluluk oranlarını, ayrıştırma oranlarını ölçen akıllı sistemlerle, yazılımlarla, sensörlerle bu masrafı çok büyük oranda azaltabiliriz. Bunun yanı sıra ülke olarak akıllı atık toplama sistemleri ile yıllık atık toplama ve taşıma maliyetlerinde yüzde 45 oranında tasarruf sağlayabiliriz. Su şebekelerinde kayıp kaçak oranları yüzde 50'ye kadar çıkabiliyor. Akıllı sistemlerle bu oranı yüzde 5'lere düşürebiliriz. Bu faaliyet özellikle su stresi çeken ülkemizin de öncelikli ihtiyacıdır. Su geri dönüşüm oranlarımızı yüzde 1'den 5'e çıkarma hedefimiz var. Şu an kişi başına 1500 metreküp su kullanan bir ülkeyiz ve su fakiriyiz. Ve bu rakam 1200 metreküpe kadar düşecek, su kıtlığı yaşamaya başlayacağız. 2050'li yıllarda dünyada su savaşlarının çıkacağı öngörüsüyle bu çalışmanın ne denli önemli olduğunu görmüş oluyoruz."
"Kanal İstanbul'un iki yakasında akıllı şehir inşa edilecek"
Üçüncü maddenin "Tüm projelerimizi akıllı şehir uygulamaları ile bütünleştireceğiz ve ülkemize yeni akıllı şehirler kazandıracağız." olduğunu ifade eden Kurum, Esenler'de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 60 bin konutluk bir akıllı şehir inşa ettiklerini anımsatarak projede akıllı sulama sistemleri ve akıllı atık yönetimi gibi unsurlar yer alacağını aktardı.
Esenler'de olduğu gibi tüm kentsel dönüşüm alanlarını da akıllı bölgeler olarak değerlendireceklerini söyleyen Kurum, "Rezerv yapı alanlarımızda, akıllı şehir projelerini hem test edecek hem de uygun olanlarını 'bölge ölçeğinde' hayata geçireceğiz. Yine konut sayısı yüksek olan TOKİ projelerimizi, akıllı şehir konseptine göre inşa edeceğiz. Kanal İstanbul'un iki yakasında kuracağımız şehri, akıllı mahalle, akıllı şehir konseptine göre dizayn edeceğiz. Bu anlamda Kanal İstanbul projesiyle İstanbul'a trafik, sosyal donatı ve yeşil alanlarıyla nefes aldıracak örnek iki akıllı şehri yapacağız, milletimize armağan edeceğiz. Tüm millet bahçelerinde akıllı uygulamaları üretecek ve kullanacağız." diye konuştu.
Dördüncü maddenin de "Yerli ve milli akıllı şehir ürün ve hizmetlerini ihraç edeceğiz, Akıllı Şehir Pazarı kuracağız." olduğunu aktaran Kurum, bu maddeye ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Akıllı Şehir Küresel Pazar Analizi'ne göre dünyada akıllı şehirler pazarı büyüklüğü 2024 yılında 826 milyar dolar büyüklüğe ulaşacak. Şu an ülke olarak bu pazardan aldığımız pay çok düşük bir seviyede. 2023'e kadar akıllı şehir uygulamalarımızı dünya pazarına güçlü bir şekilde sunmamız gerekiyor. Şayet doğru üretim ve yatırım yapabilirsek, ekonomimize yıllık en az 25-30 milyar liralık katkı sağlayabiliriz. Hedefimiz bu. Bu nedenle, akıllı şehir alanında insan kaynağı, teknoloji ve yatırım taleplerinin karşılanması için gerekli olan pazar ortamına ilişkin faaliyetlere başlıyoruz. 15-16 Ocak 2020 tarihleri arasında Cumhurbaşkanımızın himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ve Türkiye Belediyeler Birliğiyle düzenleyeceğimiz Akıllı Şehirler ve Belediyeler Kongresi'nde Türkiye'nin ilk akıllı şehir pazarını başkentimizde kuruyoruz. Pazar, belediyelerimizi, firmalarımızı, girişimcilerimizi ve vatandaşlarımızı bir araya getirecek."
Türkiye Akıllı Veri Bankası kurulacak
Beşinci maddenin "Kuracağımız Akıllı Şehir mekanizmalarıyla hem hizmet bütünlüğü sağlayacağız hem de ortak dil oluşturarak ulusal coğrafi veri standartlarımızı belirleyeceğiz." olduğunu dile getiren Kurum, Türkiye Akıllı Veri Bankası'nı kurarak üretilen verileri yatırımcıların erişimine açık hale getireceklerini anlattı.
Bakan Kurum, altıncı maddenin "Ülkemizde 2023 yılına kadar 7 coğrafi bölgede akıllı şehir teknolojilerini üreten akıllı bölgeler ve Ar-Ge merkezleri kuracağız.", yedinci maddenin "Belediyelerimizi ve girişimcilerimizi akıllı şehir dönüşümü noktasında finansal olarak destekleyeceğiz.", sekizinci maddenin ise "Akıllı Şehir alanında çalışan nitelikli insan kaynağı kapasitemizi arttıracağız. Akıllı Şehir Uzmanlığını teşvik edeceğiz." olduğunu aktardı.
Akıllı şehirler alanında çalışanların niteliklerini geliştirecek ve bu konuda istihdamı artıracak çalışmalar yapacaklarını anlatan Kurum, şunları bildirdi:
"Buna yönelik politika, mevzuat, program ve modeller oluşturacak ve uygulayacağız. Artık ülkemizde akıllı şehir uzmanlarımız olacak. Üniversitelerimizle akıllı şehir uzmanlık alanlarına ilişkin örgün ve yaygın eğitimler planlayacağız ve uygulayacağız. Bu alanda 10 bin akıllı şehir uzmanına ihtiyaç olduğunu öngörüyoruz. Veri bilimcisinden yazılım uzmanına, yapay zeka mühendisinden robotik uygulamalar uzmanına kadar birçok yeni alanda uzman yetiştireceğiz.
Önümüzdeki dönem, şehirlerimizin akıllı şehir uygulamaları ile gelişeceği ve günlük hayatımızın bu uygulamalarla kolaylaşacağı ve şehirlerimizin dünya şehirleriyle yarışacağı bir dönem olacaktır. Akıllı şehirlere dair sosyal ve kültürel etkinliğimizi artıracak ve 7 gün 24 saat yaşayan şehirler inşa edeceğiz."
"Süreç en büyük paydaş olan İBB'yle birlikte yürütüldü"
Kurum, tanıtım toplantısının sonrasında basın mensuplarının sorularını cevapladı.
Kanal İstanbul projesinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporuna ilişkin bir soru üzerine Kurum, "Dün itibarıyla bakanlık olarak Kanal İstanbul ÇED sürecini tamamladık ve halkımızın bu noktadaki tasarrufuna bıraktık, 10 gün süreyle ilan ettik. 10 gün içinde ÇED raporuna gelecek olumlu ya da olumsuz eleştirileri alacağız. Bu eleştiriler neticesinde de ÇED sürecini tamamlamış olacağız." diye konuştu.
ÇED raporu hazırlanırken birçok sivil toplum kuruluşunun, akademisyenin görüşüne başvurulduğunu, çevreye ilişkin her türlü detayın düşünülerek raporun hazırlandığını ifade eden Kurum, şunları kaydetti:
"Sadece bakanlığımız bünyesinde bu süreç yürütülmemiştir. Tüm belediyelerle ortak çalışma yürütüldü. Aslında bu süreç en büyük paydaş olan İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle birlikte yürütüldü. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı ortak protokolden çekildiğini ifade etmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tek taraflı olarak protokolden çekilme yetkisi bulunmamaktadır. Meclis kararıyla protokoller imzalanır, yine meclis kararıyla protokollerden vazgeçebilirsiniz. Meclisin karar almadığı bir protokolden tek taraflı olarak vazgeçemezsiniz. Vazgeçerseniz eğer buradaki maddi ve hukuki sorumlulukları da almış olursunuz."
Bakan Kurum, Kanal İstanbul projesi alanındaki arsalara ilişkin şu bilgileri verdi:
"Kanal İstanbul güzergahı üzerinde veya bundan önce yaptığımız her projede hiçbir şekilde arsa rantına müsaade etmedik. Ne devlet olarak biz gittik arsa topladık ne de birilerinin arsa toplamasına müsaade ettik. Dolayısıyla bu projede de böyle bir durum söz konusu değildir. Kanal İstanbul güzergahı üzerinde arsa rantına müsaade etmedik. Bir vatandaşın, bireyin, şirketin arsa toplaması söz konusu değildir. Arsa sahipleri plan çerçevesinde haklarını alacaktır, plan belediye meclisinden geçecektir ve o plan çerçevesinde uygulamalar yürütülecektir. Dolayısıyla vatandaşımızın istemediği, vatandaşımıza rağmen hiçbir projeyi bugüne kadar yapmadık, yapmayacağız."
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin projeyi imzalamaması sonucu herhangi bir sıkıntı yaşanıp yaşanmayacağına dair bir başka soru üzerine ise Kurum, şu değerlendirmeyi yaptı:
"İkide bir çıkıp da '16 milyon İstanbulluya hizmet ediyoruz, haklarını savunacağız.' demekle belediye başkanlığı yapılmıyor. Belediye Başkanlığı vatandaşa hizmet ederek yapılıyor, taş üzerine taş koyarak yapılıyor. İşte marttan yıl sonuna geldik, 6 aylık süreç geçti. Bu süreçte Sayın Başkan'ın ne yaptığını kendisine sormak lazım. Hangi projeyi ürettiğini bir kendisine sormak lazım. Biz de bugüne kadar 82 milyon vatandaşımız için proje ürettik ve üretmeye de devam deceğiz, taş üstüne taş koymaya devam edeceğiz."
Yorum Yazın