Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa İl Başkanı İbrahim Coşkun, yeni eğitim-öğretim döneminde öğretmen açığı, düşük ek ders ücretleri ve mülakatla öğretmen atamalarına çözüm bulunması gerektiğini vurguladı. Coşkun, öğretmenlerin iş motivasyonunu artıracak adımların bir an önce atılması gerektiğini belirtti. Memur SendikalarıKonfederasyonu (Memur-Sen) ve Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen)Şanlıurfa Başkanı İbrahim Coşkun, 2024-2025 eğitim-öğretim yılı başlarkeneğitimin ve öğretmenlerin karşılaştığı sorunlara dair açıklama yaptı.Coşkun açıklamasında şuifadelere yer verdi:“2024-2025 eğitim-öğretimyılı başlamış bulunmaktadır. Yeni dönemin, geleceğe ilişkin sorumluluklarınkonuşulduğu, eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarının çözümekavuşturulduğu, gelecek yıllara güven ve refah içinde erişmemizi sağlayacakeğitim sistemindeki dönüşümün temellerinin atılarak sağlam sütunlarınınyükseldiği bir dönem olmasını temenni ediyor ve istiyor; bu uğurda üzerimize düşen sorumluluğu büyükbir gururla ve özveriyle yerine getirmeye hazır olduğumuzu bir kez daha ifadeediyoruz. Öğretmen açığı, öğretmenistihdamının bölgeler arası dengesiz dağılımı, iş güvencesiz ücretli öğretmenistihdamı, çalışma barışını ve iş motivasyonunu bozan sözleşmeli öğretmenlik vemülakat uygulaması, yer değişikliği taleplerinin karşılanamaması, yasal düzenlemeyemuhtaç kariyer basamakları sistemine süreklilik kazandırılamaması, ek dersücretlerinin yetersizliği, okul yöneticiliğinin kariyer mesleği yerine ikincilgörev olarak yürütülmeye çalışılması, okulların yardımcı personel ve bütçesorunu gibi birçok konuda beklentileri karşılayan adımlar hâlâ atılmışdeğildir. Vakit kaybına tahammülü olmayan yapılması gereken çok iş, çözümekavuşturulmayı bekleyen onlarca sorun bulunmaktadır. Türkiye Yüzyılı MaarifModeli Müfredatı’nın, değerlerine önem veren, bilgiyi beceriye dönüştüren,başarılı nesiller yetiştirecek bir müfredat olarak hayata geçirilecek olmasıyerinde olsa da yeni müfredatın uygulamaya konularak istenen sonuçlarısağlaması ancak öğretmenlerin uyum sağlamasıyla mümkündür. Bu amaçla öğretmenlerinhizmet içi eğitimlerine ağırlık verilmeli; öğretmenler, yeni müfredatıözümsemeleri ve öğrencilerine aktarabilmeleri için desteklenmeli ve teşvikedilmelidir. Öğretmenlerin işlerindenmemnuniyetleri ya da memnuniyetsizlikleri, eğitimin niteliğini, dolayısıylaülkenin geleceğini ilgilendirmektedir. Öğretmenlerin umutsuzluğa kapılmalarınıönlemek ve onlardan kaliteli hizmet almak için, kendilerine en başta iyi bireğitim sistemi, iyi çalışma ortamı ve iyi imkânlar sunulmalıdır. Sorumluluksahibi herkes, sorunlara çözüm üretme, beklentileri karşılama gayretindeolmalıdır.COŞKUN: EĞİTİM ÇALIŞANLARININ ALIM GÜCÜ ARTIRILMALIDIR Enflasyonist ortamın alımgücünü düşürdüğü, ekonomik toparlanma ve gelişmenin sabit gelirlilerininceplerine yansımadığı bir süreç kamu görevlilerinin hayatını zorlaştırmakta,sendikal mücadeleyi çetinleştirmektedir. Enflasyon baskısı altındanefes almakta güçlük çeken kamu görevlilerinin rahat nefes alması sağlanmalı;ücretlerde oluşan kayıpları ve enflasyona yenilme riskini giderecek mahiyetteiyileştirmeler yapılmalıdır. Tasarruf, memurun üzerinden yapılmamalı, kamugörevlisi emeklilerinin sesi duyularak beklentileri karşılanmalıdır.20 BİN ÖĞRETMEN ATAMA SÜRECİNDEKİ BELİRSİZLİK BİR AN ÖNCEGİDERİLMELİDİR Bakanlık, atama duyurusunuyaptığı, mülakat sürecini işlettiği 20 bin öğretmenin atamasını bir an öncegerçekleştirmelidir. Eğitim-öğretim yılının başlaması nedeniyle özellikleöğretmen açığının olduğu eğitim kurumlarına öğrencileri öğretmensiz bırakmamakiçin atama kararnamesini bekleyen 20 bin öğretmenin ataması ivedilikleyapılmalıdır. Hukuk devleti, hukuka, kanuna ve mahkeme kararlarına saygılı olupbunların gereğini yerine getiren bir idare kadar hukuki belirlilik ve haklıbeklenti ilkeleri çerçevesinde devam eden idari iş ve işlemlerin olağansüreçleri doğrultusunda sonuçlandırılması gerekir.MÜLAKAT UYGULAMASI KALDIRILMADIR Sözleşmeli öğretmenlikuygulaması çok ciddi bir problem iken, atanacak öğretmen seçiminin mülakatlayapılması, yapılan mülakatlar çerçevesinde adayların kazanma ya da kaybetmenedeninin objektif bir şekilde izah edilememesi, öğretmen adaylarının farklıkomisyonlarca birkaç dakikalık mülakatla elenmesi adalet duygusununzedelenmesine neden olmaktadır. Vicdanları yaralayan mülakat kaldırılmalı,alımlar KPSS puan üstünlüğüne dayalı olarak yapılmalıdır.ÖĞRETMEN AÇIĞI SORUNUNA ÇÖZÜM BULUNMALIDIR Eğitimin niteliğininartırılması, okullar ve bölgeler arasındaki nitelik farkının kapatılması,okullarda boş ders kalmamasına ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerinbulunmasına bağlıdır. İhtiyaç olmasına rağmen yeterli atama yapılmamakta,yeterli aday bulunduğu hâlde atama yapılıp ihtiyaç karşılanmamaktadır. Budurum, ‘önce eğitim’ iradesiyle çelişmektedir. Öğretmen ataması, ihtiyacı karşılayacak şekilde yapılarak öğretmen açığısorunu çözülmelidir.SÖZLEŞMELİ VE ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK SON BULMALI, KADROLUİSTİHDAM ESAS ALINMALIDIR Öğretmenlerin anayasalhaklarını sınırlayan, aile bütünlüğünü bozan, eşleri birbirinden, çocukları daanne babalarından ayrı bırakan, öğretmeni eşi ile işi, sağlık ile işsizlikarasında tercihte bulunmaya zorlayan, öğretmenlik mesleğini ve öğretmeninitibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına da öğretmenistihdamında ucuz işçiliğe dönüşen ücretli öğretmenlik uygulamasına da sonverilmelidir. Sözleşmeli öğretmenlere, kadroya geçirilme sürecine ilişkinkalıcı bir düzenleme yapılması beklenmeksizin mazerete ve isteğe bağlı yerdeğişikliği hakkı başta olmak üzere kadrolu öğretmenlere tanınan haklarverilmelidir.YER DEĞİŞİKLİĞİ TALEPLERİ KARŞILANMALIDIR Öğretmen atama ve yerdeğiştirme iş ve işlemlerinde eğitim ve öğretim faaliyetlerini sekteyeuğratacak düzeydeki tasarım eksiklikleri, öğretmenlerin yer değişikliğitaleplerinin karşılanamamasına, mağduriyetlerin yanında çalışma barışınınbozulmasına ve motivasyon kaybına neden olmaktadır. Dezavantajlı ve elverişsizşartların hüküm sürdüğü yerleşim yerlerinde görev yapan eğitim çalışanlarınayönelik gönüllülüğü esas alacak tedbirlerin alınması, rasyonel bir atama ve yerdeğiştirme sisteminin kurulması, eğitimcilerin en büyük beklentilerindendir. Buanlamda, hem öğretmenlerin yer değişikliği gibi temel çalışma haklarını hem debölgeler arasında adil dağılımını sağlayacak objektif bir yer değişikliğitakvimi Eğitim-Bir-Sen tarafından önerilmiştir. Bu önerinin, sıra tayinininhayata geçirilmesiyle birlikte uygulanması hâlinde yer değişikliği kaynaklısorunlar büyük ölçüde çözülmüş olacaktır.MAĞDURİYET GİDERİLEREK KALICI BİR KARİYER SİSTEMİKURULMALIDIR Öğretmenlik MeslekKanunu’yla kariyer basamaklarının ilave mali haklarla birlikte yeniden hayatbulması öğretmenler arasında takdirle karşılanmış olsa da, uzman vebaşöğretmenlik ünvanı alabilmek için mesleki tecrübe ve çalışma yerine yazılısınavın başat kıstas hâline getirilmesi ve sınava başvuru için 10 ve 20 yılgibi uzun hizmet sürelerinin aranması başka bir mağduriyeti beraberindegetirmiştir. Kariyer basamakları sürecinde ilerlemenin sadece öğretmenliktekihizmet süresine dayalı olması ve sınav zorunluluğunun kaldırılması ileseçimlerden önce verilen sözün hayata geçirilerek öğretmenlikte 5 yılınıtamamlamış olanların uzman öğretmenlik, 10 yılını tamamlamış olanlarınbaşöğretmenlik ünvanı için başvuru yapabilmesi yönünde bir düzenlemeyapılmalıdır.EKSİKLİKLER GİDERİLMELİ, ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU ADINIHAK EDEN BİR İÇERİĞE KAVUŞTURULMALIDIR Öğretmenlerin ve eğitimcamiasının beklentisi, öğretmenlerin özlük haklarının tanımlanması vegeliştirilmesi; kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik ayrımının kaldırılması,resmî eğitim kurumlarındaki bütün öğretmenlerin kadrolu istihdamı,öğretmenlerin mesleki gelişimlerinin yanı sıra görev ve yetkilerinde deilerleme sağlayacak bir kariyer basamakları tasarımı, istihdamda güçlük çekilenbölgeler başta olmak üzere zorunlu hizmet gibi zorlayıcı dayatmalar yerineöğretmenlerin ilk atamadan itibaren atandıkları yerlerde çalışmaya istekliolmasını sağlayacak teşvik edici önlemler, eğitim ve öğretimle arasındaki sıkıbağ sebebiyle öğretmenlik kariyeri bağlamında düşünülmesi gerekli okulyöneticiliği ve yöneticilerin özlük hakları gibi konuları düzenleyen, resmîveya özel öğretim kurumu ayrımı yapmaksızın bütün öğretmenleri kapsayan bir ÖğretmenlikMeslek Kanunu’dur. Meclis’in Ekim ayındaçalışmalarına başlamasıyla Genel Kurul’da görüşülmeye devam edecek olanÖğretmenlik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu Teklifi, öğretmenlerinbeklenti ve taleplerini karşılayan bir içerikle şekillenmelidir. Millî EğitimKomisyonu görüşmelerinde dile getirdiğimiz önerilerimizin TBMM Genel Kurulu’ndadikkate alınması için elimizden geleni yapacağız.İSTİHDAMDA GÜÇLÜK ÇEKİLEN BÖLGELERDE CEZBEDİCİ YÖNTEMLERHAYATA GEÇİRİLMELİDİR Bazı bölgelerde kalıcıöğretmen istihdamının sağlanamamış olması en büyük sorunlardan biri olmayadevam etmektedir. Öğretmen açığını kapatmak amacıyla zorunlu hizmet yükümlülüğüve üç yıl zorunlu çalışma süreli sözleşmeli öğretmen istihdamı getirilmiş olsada bu uygulamaların soruna kalıcı bir çözüm getirmediği görülmektedir.Eğitimcilere, zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapmaları hâlinde illerinmahrumiyet durumlarına göre ilave özel hizmet tazminatı ödenmesi, hemistihdamda zorluk çekilen bölgelerin eğitim çalışanı açığının kapatılması hemde bölgenin zorluğuna göre eğitim çalışanının yaşadığı mağduriyeti gidermesibakımından elzemdir. Toplu sözleşme taleplerimiz arasında da yer alan buteklifin hayata geçirilmesi öğretmen açığı sorununu büyük oranda çözecektir.EĞİTİM YÖNETİCİLİĞİ LİYAKAT VE KARİYER EKSENİNDEPROFESYONEL BİR MESLEK OLARAK YAPILANDIRILMALIDIR Eğitim yönetiminde temelsorun, yönetici seçme ve atamada belirsiz ve kestirilemez politikalarınizlenmesi, uzun vadeli bir perspektifin oluşturulamaması, neticede kalıcı birmodelin inşa edilememesidir. Bir eğitim kurumuna öğretmen olarak atanabilmeyeterliliğine sahip olmak o kuruma yönetici olarak atanabilmenin birinci şartıolmalı, eğitim kurumu yöneticiliği ikinci görev kapsamından çıkarılmalı, buönemli vazife görevlendirme ile değil kadrolu olarak yürütülmelidir.Eğitim çalışanlarına yönelikşiddete karşı caydırıcı önlemler alınmalıdır Eğitim çalışanlarına yönelikşiddet olayları yaygın bir toplumsal sorun hâline gelmiş ve ülkemizin geleceğiaçısından vazgeçilmez olan eğitim-öğretim hizmetinin yürütülmesini sekteyeuğratacak dereceye varmıştır. Bu şiddet eylemlerinde, mevcut yasaldüzenlemelerin bu fiillere karşı caydırıcı nitelikte ceza öngörmemesi, şiddetuygulayan kişilerin bu eylemlerinin adli ve idari makamlarca önemsenmeyeceği veciddi bir ceza yaptırımıyla karşılaşmayacakları inancı önemli bir roloynamaktadır. Bu nedenle, eğitim çalışanlarına karşı eğitim-öğretim hizmetininsunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik önleyici ve koruyucu niteliktecezai ve hukuki tedbirler alınmalıdır.ÖĞRETİM YILINA HAZIRLIK ÖDENEĞİ TÜM EĞİTİM ÇALIŞANLARINAÖDENMELİDİR 657 sayılı Kanun’un ek 32.maddesine göre ödenmekte olan öğretim yılına hazırlık ödeneği, öğretmenlerlebirlikte eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde emek sarf eden MillîEğitim Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmetsınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir.GÖREVDE YÜKSELME VE ÜNVAN DEĞİŞİKLİĞİ SINAVLARIYAPILMALIDIR Son sınav tarihinden bu yanageçen zaman zarfında değişik sebeplerle görevde yükselme ve ünvan değişikliğikapsamındaki kadrolar açısından çok sayıda münhal kadro oluşmuştur. Bu durum,görevde yükselme ve ünvan değişikliği sınavlarının gerçekleştirilmesi ve bunadayalı atamaların yapılması konusunda Bakanlık çalışanları arasında haklı veyerinde bir beklentiyi beraberinde getirmiştir. Sendika olarak Kurum İdariKurulu toplantılarında “Görevde yükselme ve ünvan değişikliği sınavlarıivedilikle gerçekleştirilmeli ve en geç iki yıllık periyotlarla yinelenmelidir”şeklindeki talebimizi dile getirmiştik. Son Kurum İdari Kurulu ÇalışmaRaporu’nda talebimiz kabul edilerek gerekli çalışmaların Personel GenelMüdürlüğü tarafından başlatılması kararı alınmıştır. Millî Eğitim Bakanlığımerkez ve taşra teşkilatında norm kadro açığı ile hizmet gereklerine görebelirlenen münhal kadrolar için görevde yükselme ve ünvan değişikliği sınavlarıaçılmalı ve sınav takvimi ivedilikle ilan edilmelidir.HİZMETLİ VE MEMURLARIN HAKLARI İYİLEŞTİRİLMELİDİR Genel idare hizmetleri,teknik hizmetler, yardımcı hizmetler ve diğer hizmet sınıflarında çalışanlarınmali ve özlük hakları iyileştirilmeli, eğitim-öğretim sınıfı çalışanlarınatanınan haklar kendilerine de tanınmalıdır. Bununla birlikte, yardımcı hizmetsınıfı çalışanlarının görev tanımlarında belirsizlik giderilmelidir. Hizmetlive memur gibi personelin görev tanımları bulunmamaktadır. Hizmetli kadrosundagörev yapan eğitim çalışanlarının en önemli sorunu, çalışma saatlerininbelirsizliği ve yapmakla yükümlü oldukları işlerin net olaraktanımlanmamasıdır. Memur ve hizmetlilerin görev tanımları yapılmalı, “Yöneticilerinverdiği diğer görevleri yapar” şeklindeki ifadelerin yer aldığı mevzuathükümleri değiştirilmelidir. İkili eğitim yapan kurumlarbaşta olmak üzere, eğitim kurumlarında hizmetli kadrolarında görev yapanlar,haftada 40 saatin üzerinde çalışmasına rağmen, kendilerine fazla çalışma ücretiödenmemekte; eğitim kurumunda çoğu durumda tek hizmetli olduğundan, personelyetersizliği gerekçe gösterilerek fazla çalışma karşılığı izin hakkından dafaydalanamamaktadır. Personele, haftalık 40 saati aşan çalışmalarının karşılığıfazla çalışma ücreti ödenmesi ya da personel yetersizliği gerekçesinesığınılmadan fazla çalışma karşılığı izin hakkından faydalanmalarınınsağlanması yönünde düzenleme yapılmalıdır.ŞUBE MÜDÜRLERİNİN SORUNLARI ÇÖZÜLMELİDİR Yönetim hizmetleri kadrogrubuna, görev, yetki ve sorumluluklarının genişliğiyle uyumlu olmayan,yetersiz özlük hakları verilmiştir. Şube müdürleri ve şeflerin özlük hakları,sorumlulukları ekseninde iyileştirilmeli, rotasyondan kaynaklanan sorunlarçözülmelidir. Millî eğitim uzmanı,Bakanlık müfettişi, il millî eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe millî eğitimmüdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı,şef ve eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlarada uzman öğretmenlik, başöğretmenlik ünvanına dayalı haklar tanınmalıdır.İŞGÜCÜ UYUM PROGRAMI, GÜVENCESİZ YAPISI VE DÜŞÜK GELİRGETİRİSİYLE OKULLARIN TEMİZLİK SORUNUNA ÇÖZÜM OLAMAZEğitim ve öğretimin sağlıklıve uygun ortamlarda yürütülmesi, ihtiyaçların yeterli ölçüde ve zamanındakarşılanmasıyla mümkün olabileceğinden okullarımızda temizlik, güvenlik gibihizmetleri yürüten yeterli sayıda yardımcı personelin varlığı olmazsaolmazdır. Okullarımızın yardımcıpersonel ihtiyacı kadrolu memur statüsünde personelle karşılanamadığındanvazgeçilemez nitelikteki hizmetler, okul-aile birlikleri tarafından yapılanveya İŞKUR yönetimindeki geçici istihdam programlarıyla yürütülmeyeçalışılmaktadır. Ancak okulların açıldığı bugünlerde halen çok sayıda okulunyardımcı personel ihtiyacı giderilememiştir. İŞKUR tarafından yeni uygulamayakonulan İşgücü Uyum Programı’nın da tam olarak ihtiyacı karşılayamayacağıgörülmektedir. İşgücü Uyum Programı’nın iş güvencesinden yoksun, adil veyeterli bir gelir getirmeyen, sosyal güvencesiz bir çalışma biçimi olduğudeğerlendirilmektedir. Bu nedenle, geçmiş yılların aksine programa yapılanbaşvuru sayısı yetersiz kalmaktadır. Dolayısıyla bu palyatif çözümün de yenieğitim-öğretim yılında okulların güvenlik, temizlik ve benzeri ihtiyaçlarınabir çözüm getirmeyeceği anlaşılmaktadır.OKULLARA DOĞRUDAN ÖDENEK TAHSİS EDİLMELİDİRSınıf ve öğrenci sayısı,personel sayısı, büyüklük gibi kıstaslar esas alınarak her okula münhasır birödenek tahsis edilmeli; okulların yardımcı personel ihtiyacı ya doğrudangiderilmeli ya da bu konuda kaynak aktarımı yapılmalıdır.OKUL KANTİNLERİNDE BOYKOT ÜRÜNLERİNİN SATIŞINA İZİNVERİLMEMELİDİR İsrail’in abluka altındatuttuğu Gazze ve Filistin’in diğer bölgelerinde masum halka yönelik gerçekleştirdiğikatliam, zulüm, insan hakları ihlalleri ve diğer insanlık dışı uygulamalarakarşı sessiz kalmamak vicdani bir sorumluluktur. İsrail ekonomisine katkıdabulunmak, işgal ve zulmün devamına katkıda bulunmak anlamına gelmektedir. Okul kantinlerinde İsrailürünlerinin satılmaması, bu boykota katkıda bulunmanın bir yoludur. Yerliürünlere öncelik vermek, millî ekonomiye katkıda bulunmak ve yerli üreticiyidesteklemek demektir. Okul kantinlerinde İsrail ürünlerinin yerine yerli ürünlerinsatılması, bu amaca hizmet edecektir. Bu çerçevede, okul kantinlerinde İsrailmenşeli veya İsrail’in Gazze katliamına destek açıklamasında bulunan yerli veyabancı ürünlerin satışının yasaklanması sağlanmalıdır.DEPREMİN NEDEN OLDUĞU SORUNLAR TAMAMEN GİDERİLMELİDİR Deprem bölgesindeki konutihtiyacı, hayat kalitesinin bozulması ve zorunlu yer değişikliği gibi etmenler,eğitim ve öğretim üzerindeki olumsuz etkilerini hâlâ hissettirmektedir. Yenideninşa ve kentsel dönüşüm uygulamaları çerçevesinde bölgedeki eğitim kurumuihtiyacı hızla tespit edilerek giderilmeli, mevcut kurumların altyapıları vekapasiteleri güçlendirilmelidir. Bölgedeki eğitim ve öğretimi etkileyecek enönemli unsurlar arasında bulunan öğretmenlerin psikolojik iyi olma hâlleri, barınmave hayat şartlarının niteliği ve mevcut desteklerin devamlılığı, yeni atanacaköğretmenlerin nerelerde görevlendirileceği ve barınma şartları ile ilgilisorunlar hızla çözüme kavuşturulmalıdır. Hem bölgedeki öğretmenlerin hem deyeni atanacak öğretmenlerin kalıcı konutlara ulaşmasına öncelik verilmeli veöğretmenlerin bölgedeki görevlerinin sürekliliği sağlanmalıdır. Eğitim-Bir-Sen olarak, yenieğitim-öğretim yılının eğitim çalışanlarına, öğrencilerimize, velilerimize vemilletimize hayırlı olmasını; eğitimin sorunlardan arındırıldığı bir dönemolmasını diliyoruz”.BİHA
Memur SendikalarıKonfederasyonu (Memur-Sen) ve Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen)Şanlıurfa Başkanı İbrahim Coşkun, 2024-2025 eğitim-öğretim yılı başlarkeneğitimin ve öğretmenlerin karşılaştığı sorunlara dair açıklama yaptı.
Coşkun açıklamasında şuifadelere yer verdi:
“2024-2025 eğitim-öğretimyılı başlamış bulunmaktadır. Yeni dönemin, geleceğe ilişkin sorumluluklarınkonuşulduğu, eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarının çözümekavuşturulduğu, gelecek yıllara güven ve refah içinde erişmemizi sağlayacakeğitim sistemindeki dönüşümün temellerinin atılarak sağlam sütunlarınınyükseldiği bir dönem olmasını temenni ediyor ve istiyor; bu uğurda üzerimize düşen sorumluluğu büyükbir gururla ve özveriyle yerine getirmeye hazır olduğumuzu bir kez daha ifadeediyoruz.
Öğretmen açığı, öğretmenistihdamının bölgeler arası dengesiz dağılımı, iş güvencesiz ücretli öğretmenistihdamı, çalışma barışını ve iş motivasyonunu bozan sözleşmeli öğretmenlik vemülakat uygulaması, yer değişikliği taleplerinin karşılanamaması, yasal düzenlemeyemuhtaç kariyer basamakları sistemine süreklilik kazandırılamaması, ek dersücretlerinin yetersizliği, okul yöneticiliğinin kariyer mesleği yerine ikincilgörev olarak yürütülmeye çalışılması, okulların yardımcı personel ve bütçesorunu gibi birçok konuda beklentileri karşılayan adımlar hâlâ atılmışdeğildir. Vakit kaybına tahammülü olmayan yapılması gereken çok iş, çözümekavuşturulmayı bekleyen onlarca sorun bulunmaktadır.
Türkiye Yüzyılı MaarifModeli Müfredatı’nın, değerlerine önem veren, bilgiyi beceriye dönüştüren,başarılı nesiller yetiştirecek bir müfredat olarak hayata geçirilecek olmasıyerinde olsa da yeni müfredatın uygulamaya konularak istenen sonuçlarısağlaması ancak öğretmenlerin uyum sağlamasıyla mümkündür. Bu amaçla öğretmenlerinhizmet içi eğitimlerine ağırlık verilmeli; öğretmenler, yeni müfredatıözümsemeleri ve öğrencilerine aktarabilmeleri için desteklenmeli ve teşvikedilmelidir.
Öğretmenlerin işlerindenmemnuniyetleri ya da memnuniyetsizlikleri, eğitimin niteliğini, dolayısıylaülkenin geleceğini ilgilendirmektedir. Öğretmenlerin umutsuzluğa kapılmalarınıönlemek ve onlardan kaliteli hizmet almak için, kendilerine en başta iyi bireğitim sistemi, iyi çalışma ortamı ve iyi imkânlar sunulmalıdır. Sorumluluksahibi herkes, sorunlara çözüm üretme, beklentileri karşılama gayretindeolmalıdır.
Enflasyonist ortamın alımgücünü düşürdüğü, ekonomik toparlanma ve gelişmenin sabit gelirlilerininceplerine yansımadığı bir süreç kamu görevlilerinin hayatını zorlaştırmakta,sendikal mücadeleyi çetinleştirmektedir.
Enflasyon baskısı altındanefes almakta güçlük çeken kamu görevlilerinin rahat nefes alması sağlanmalı;ücretlerde oluşan kayıpları ve enflasyona yenilme riskini giderecek mahiyetteiyileştirmeler yapılmalıdır. Tasarruf, memurun üzerinden yapılmamalı, kamugörevlisi emeklilerinin sesi duyularak beklentileri karşılanmalıdır.
Bakanlık, atama duyurusunuyaptığı, mülakat sürecini işlettiği 20 bin öğretmenin atamasını bir an öncegerçekleştirmelidir. Eğitim-öğretim yılının başlaması nedeniyle özellikleöğretmen açığının olduğu eğitim kurumlarına öğrencileri öğretmensiz bırakmamakiçin atama kararnamesini bekleyen 20 bin öğretmenin ataması ivedilikleyapılmalıdır. Hukuk devleti, hukuka, kanuna ve mahkeme kararlarına saygılı olupbunların gereğini yerine getiren bir idare kadar hukuki belirlilik ve haklıbeklenti ilkeleri çerçevesinde devam eden idari iş ve işlemlerin olağansüreçleri doğrultusunda sonuçlandırılması gerekir.
Sözleşmeli öğretmenlikuygulaması çok ciddi bir problem iken, atanacak öğretmen seçiminin mülakatlayapılması, yapılan mülakatlar çerçevesinde adayların kazanma ya da kaybetmenedeninin objektif bir şekilde izah edilememesi, öğretmen adaylarının farklıkomisyonlarca birkaç dakikalık mülakatla elenmesi adalet duygusununzedelenmesine neden olmaktadır. Vicdanları yaralayan mülakat kaldırılmalı,alımlar KPSS puan üstünlüğüne dayalı olarak yapılmalıdır.
Eğitimin niteliğininartırılması, okullar ve bölgeler arasındaki nitelik farkının kapatılması,okullarda boş ders kalmamasına ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerinbulunmasına bağlıdır. İhtiyaç olmasına rağmen yeterli atama yapılmamakta,yeterli aday bulunduğu hâlde atama yapılıp ihtiyaç karşılanmamaktadır. Budurum, ‘önce eğitim’ iradesiyle çelişmektedir. Öğretmen ataması, ihtiyacı karşılayacak şekilde yapılarak öğretmen açığısorunu çözülmelidir.
Öğretmenlerin anayasalhaklarını sınırlayan, aile bütünlüğünü bozan, eşleri birbirinden, çocukları daanne babalarından ayrı bırakan, öğretmeni eşi ile işi, sağlık ile işsizlikarasında tercihte bulunmaya zorlayan, öğretmenlik mesleğini ve öğretmeninitibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına da öğretmenistihdamında ucuz işçiliğe dönüşen ücretli öğretmenlik uygulamasına da sonverilmelidir. Sözleşmeli öğretmenlere, kadroya geçirilme sürecine ilişkinkalıcı bir düzenleme yapılması beklenmeksizin mazerete ve isteğe bağlı yerdeğişikliği hakkı başta olmak üzere kadrolu öğretmenlere tanınan haklarverilmelidir.
Öğretmen atama ve yerdeğiştirme iş ve işlemlerinde eğitim ve öğretim faaliyetlerini sekteyeuğratacak düzeydeki tasarım eksiklikleri, öğretmenlerin yer değişikliğitaleplerinin karşılanamamasına, mağduriyetlerin yanında çalışma barışınınbozulmasına ve motivasyon kaybına neden olmaktadır. Dezavantajlı ve elverişsizşartların hüküm sürdüğü yerleşim yerlerinde görev yapan eğitim çalışanlarınayönelik gönüllülüğü esas alacak tedbirlerin alınması, rasyonel bir atama ve yerdeğiştirme sisteminin kurulması, eğitimcilerin en büyük beklentilerindendir. Buanlamda, hem öğretmenlerin yer değişikliği gibi temel çalışma haklarını hem debölgeler arasında adil dağılımını sağlayacak objektif bir yer değişikliğitakvimi Eğitim-Bir-Sen tarafından önerilmiştir. Bu önerinin, sıra tayinininhayata geçirilmesiyle birlikte uygulanması hâlinde yer değişikliği kaynaklısorunlar büyük ölçüde çözülmüş olacaktır.
Öğretmenlik MeslekKanunu’yla kariyer basamaklarının ilave mali haklarla birlikte yeniden hayatbulması öğretmenler arasında takdirle karşılanmış olsa da, uzman vebaşöğretmenlik ünvanı alabilmek için mesleki tecrübe ve çalışma yerine yazılısınavın başat kıstas hâline getirilmesi ve sınava başvuru için 10 ve 20 yılgibi uzun hizmet sürelerinin aranması başka bir mağduriyeti beraberindegetirmiştir. Kariyer basamakları sürecinde ilerlemenin sadece öğretmenliktekihizmet süresine dayalı olması ve sınav zorunluluğunun kaldırılması ileseçimlerden önce verilen sözün hayata geçirilerek öğretmenlikte 5 yılınıtamamlamış olanların uzman öğretmenlik, 10 yılını tamamlamış olanlarınbaşöğretmenlik ünvanı için başvuru yapabilmesi yönünde bir düzenlemeyapılmalıdır.
Öğretmenlerin ve eğitimcamiasının beklentisi, öğretmenlerin özlük haklarının tanımlanması vegeliştirilmesi; kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik ayrımının kaldırılması,resmî eğitim kurumlarındaki bütün öğretmenlerin kadrolu istihdamı,öğretmenlerin mesleki gelişimlerinin yanı sıra görev ve yetkilerinde deilerleme sağlayacak bir kariyer basamakları tasarımı, istihdamda güçlük çekilenbölgeler başta olmak üzere zorunlu hizmet gibi zorlayıcı dayatmalar yerineöğretmenlerin ilk atamadan itibaren atandıkları yerlerde çalışmaya istekliolmasını sağlayacak teşvik edici önlemler, eğitim ve öğretimle arasındaki sıkıbağ sebebiyle öğretmenlik kariyeri bağlamında düşünülmesi gerekli okulyöneticiliği ve yöneticilerin özlük hakları gibi konuları düzenleyen, resmîveya özel öğretim kurumu ayrımı yapmaksızın bütün öğretmenleri kapsayan bir ÖğretmenlikMeslek Kanunu’dur.
Meclis’in Ekim ayındaçalışmalarına başlamasıyla Genel Kurul’da görüşülmeye devam edecek olanÖğretmenlik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu Teklifi, öğretmenlerinbeklenti ve taleplerini karşılayan bir içerikle şekillenmelidir. Millî EğitimKomisyonu görüşmelerinde dile getirdiğimiz önerilerimizin TBMM Genel Kurulu’ndadikkate alınması için elimizden geleni yapacağız.
Bazı bölgelerde kalıcıöğretmen istihdamının sağlanamamış olması en büyük sorunlardan biri olmayadevam etmektedir. Öğretmen açığını kapatmak amacıyla zorunlu hizmet yükümlülüğüve üç yıl zorunlu çalışma süreli sözleşmeli öğretmen istihdamı getirilmiş olsada bu uygulamaların soruna kalıcı bir çözüm getirmediği görülmektedir.Eğitimcilere, zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapmaları hâlinde illerinmahrumiyet durumlarına göre ilave özel hizmet tazminatı ödenmesi, hemistihdamda zorluk çekilen bölgelerin eğitim çalışanı açığının kapatılması hemde bölgenin zorluğuna göre eğitim çalışanının yaşadığı mağduriyeti gidermesibakımından elzemdir. Toplu sözleşme taleplerimiz arasında da yer alan buteklifin hayata geçirilmesi öğretmen açığı sorununu büyük oranda çözecektir.
Eğitim yönetiminde temelsorun, yönetici seçme ve atamada belirsiz ve kestirilemez politikalarınizlenmesi, uzun vadeli bir perspektifin oluşturulamaması, neticede kalıcı birmodelin inşa edilememesidir. Bir eğitim kurumuna öğretmen olarak atanabilmeyeterliliğine sahip olmak o kuruma yönetici olarak atanabilmenin birinci şartıolmalı, eğitim kurumu yöneticiliği ikinci görev kapsamından çıkarılmalı, buönemli vazife görevlendirme ile değil kadrolu olarak yürütülmelidir.
Eğitim çalışanlarına yönelikşiddete karşı caydırıcı önlemler alınmalıdır
Eğitim çalışanlarına yönelikşiddet olayları yaygın bir toplumsal sorun hâline gelmiş ve ülkemizin geleceğiaçısından vazgeçilmez olan eğitim-öğretim hizmetinin yürütülmesini sekteyeuğratacak dereceye varmıştır. Bu şiddet eylemlerinde, mevcut yasaldüzenlemelerin bu fiillere karşı caydırıcı nitelikte ceza öngörmemesi, şiddetuygulayan kişilerin bu eylemlerinin adli ve idari makamlarca önemsenmeyeceği veciddi bir ceza yaptırımıyla karşılaşmayacakları inancı önemli bir roloynamaktadır. Bu nedenle, eğitim çalışanlarına karşı eğitim-öğretim hizmetininsunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik önleyici ve koruyucu niteliktecezai ve hukuki tedbirler alınmalıdır.
657 sayılı Kanun’un ek 32.maddesine göre ödenmekte olan öğretim yılına hazırlık ödeneği, öğretmenlerlebirlikte eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde emek sarf eden MillîEğitim Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmetsınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir.
Son sınav tarihinden bu yanageçen zaman zarfında değişik sebeplerle görevde yükselme ve ünvan değişikliğikapsamındaki kadrolar açısından çok sayıda münhal kadro oluşmuştur. Bu durum,görevde yükselme ve ünvan değişikliği sınavlarının gerçekleştirilmesi ve bunadayalı atamaların yapılması konusunda Bakanlık çalışanları arasında haklı veyerinde bir beklentiyi beraberinde getirmiştir. Sendika olarak Kurum İdariKurulu toplantılarında “Görevde yükselme ve ünvan değişikliği sınavlarıivedilikle gerçekleştirilmeli ve en geç iki yıllık periyotlarla yinelenmelidir”şeklindeki talebimizi dile getirmiştik. Son Kurum İdari Kurulu ÇalışmaRaporu’nda talebimiz kabul edilerek gerekli çalışmaların Personel GenelMüdürlüğü tarafından başlatılması kararı alınmıştır. Millî Eğitim Bakanlığımerkez ve taşra teşkilatında norm kadro açığı ile hizmet gereklerine görebelirlenen münhal kadrolar için görevde yükselme ve ünvan değişikliği sınavlarıaçılmalı ve sınav takvimi ivedilikle ilan edilmelidir.
Genel idare hizmetleri,teknik hizmetler, yardımcı hizmetler ve diğer hizmet sınıflarında çalışanlarınmali ve özlük hakları iyileştirilmeli, eğitim-öğretim sınıfı çalışanlarınatanınan haklar kendilerine de tanınmalıdır. Bununla birlikte, yardımcı hizmetsınıfı çalışanlarının görev tanımlarında belirsizlik giderilmelidir. Hizmetlive memur gibi personelin görev tanımları bulunmamaktadır. Hizmetli kadrosundagörev yapan eğitim çalışanlarının en önemli sorunu, çalışma saatlerininbelirsizliği ve yapmakla yükümlü oldukları işlerin net olaraktanımlanmamasıdır. Memur ve hizmetlilerin görev tanımları yapılmalı, “Yöneticilerinverdiği diğer görevleri yapar” şeklindeki ifadelerin yer aldığı mevzuathükümleri değiştirilmelidir.
İkili eğitim yapan kurumlarbaşta olmak üzere, eğitim kurumlarında hizmetli kadrolarında görev yapanlar,haftada 40 saatin üzerinde çalışmasına rağmen, kendilerine fazla çalışma ücretiödenmemekte; eğitim kurumunda çoğu durumda tek hizmetli olduğundan, personelyetersizliği gerekçe gösterilerek fazla çalışma karşılığı izin hakkından dafaydalanamamaktadır. Personele, haftalık 40 saati aşan çalışmalarının karşılığıfazla çalışma ücreti ödenmesi ya da personel yetersizliği gerekçesinesığınılmadan fazla çalışma karşılığı izin hakkından faydalanmalarınınsağlanması yönünde düzenleme yapılmalıdır.
Yönetim hizmetleri kadrogrubuna, görev, yetki ve sorumluluklarının genişliğiyle uyumlu olmayan,yetersiz özlük hakları verilmiştir. Şube müdürleri ve şeflerin özlük hakları,sorumlulukları ekseninde iyileştirilmeli, rotasyondan kaynaklanan sorunlarçözülmelidir.
Millî eğitim uzmanı,Bakanlık müfettişi, il millî eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe millî eğitimmüdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı,şef ve eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlarada uzman öğretmenlik, başöğretmenlik ünvanına dayalı haklar tanınmalıdır.
Eğitim ve öğretimin sağlıklıve uygun ortamlarda yürütülmesi, ihtiyaçların yeterli ölçüde ve zamanındakarşılanmasıyla mümkün olabileceğinden okullarımızda temizlik, güvenlik gibihizmetleri yürüten yeterli sayıda yardımcı personelin varlığı olmazsaolmazdır. Okullarımızın yardımcıpersonel ihtiyacı kadrolu memur statüsünde personelle karşılanamadığındanvazgeçilemez nitelikteki hizmetler, okul-aile birlikleri tarafından yapılanveya İŞKUR yönetimindeki geçici istihdam programlarıyla yürütülmeyeçalışılmaktadır. Ancak okulların açıldığı bugünlerde halen çok sayıda okulunyardımcı personel ihtiyacı giderilememiştir. İŞKUR tarafından yeni uygulamayakonulan İşgücü Uyum Programı’nın da tam olarak ihtiyacı karşılayamayacağıgörülmektedir. İşgücü Uyum Programı’nın iş güvencesinden yoksun, adil veyeterli bir gelir getirmeyen, sosyal güvencesiz bir çalışma biçimi olduğudeğerlendirilmektedir. Bu nedenle, geçmiş yılların aksine programa yapılanbaşvuru sayısı yetersiz kalmaktadır. Dolayısıyla bu palyatif çözümün de yenieğitim-öğretim yılında okulların güvenlik, temizlik ve benzeri ihtiyaçlarınabir çözüm getirmeyeceği anlaşılmaktadır.
Sınıf ve öğrenci sayısı,personel sayısı, büyüklük gibi kıstaslar esas alınarak her okula münhasır birödenek tahsis edilmeli; okulların yardımcı personel ihtiyacı ya doğrudangiderilmeli ya da bu konuda kaynak aktarımı yapılmalıdır.
İsrail’in abluka altındatuttuğu Gazze ve Filistin’in diğer bölgelerinde masum halka yönelik gerçekleştirdiğikatliam, zulüm, insan hakları ihlalleri ve diğer insanlık dışı uygulamalarakarşı sessiz kalmamak vicdani bir sorumluluktur. İsrail ekonomisine katkıdabulunmak, işgal ve zulmün devamına katkıda bulunmak anlamına gelmektedir.
Okul kantinlerinde İsrailürünlerinin satılmaması, bu boykota katkıda bulunmanın bir yoludur. Yerliürünlere öncelik vermek, millî ekonomiye katkıda bulunmak ve yerli üreticiyidesteklemek demektir. Okul kantinlerinde İsrail ürünlerinin yerine yerli ürünlerinsatılması, bu amaca hizmet edecektir. Bu çerçevede, okul kantinlerinde İsrailmenşeli veya İsrail’in Gazze katliamına destek açıklamasında bulunan yerli veyabancı ürünlerin satışının yasaklanması sağlanmalıdır.
Deprem bölgesindeki konutihtiyacı, hayat kalitesinin bozulması ve zorunlu yer değişikliği gibi etmenler,eğitim ve öğretim üzerindeki olumsuz etkilerini hâlâ hissettirmektedir. Yenideninşa ve kentsel dönüşüm uygulamaları çerçevesinde bölgedeki eğitim kurumuihtiyacı hızla tespit edilerek giderilmeli, mevcut kurumların altyapıları vekapasiteleri güçlendirilmelidir. Bölgedeki eğitim ve öğretimi etkileyecek enönemli unsurlar arasında bulunan öğretmenlerin psikolojik iyi olma hâlleri, barınmave hayat şartlarının niteliği ve mevcut desteklerin devamlılığı, yeni atanacaköğretmenlerin nerelerde görevlendirileceği ve barınma şartları ile ilgilisorunlar hızla çözüme kavuşturulmalıdır. Hem bölgedeki öğretmenlerin hem deyeni atanacak öğretmenlerin kalıcı konutlara ulaşmasına öncelik verilmeli veöğretmenlerin bölgedeki görevlerinin sürekliliği sağlanmalıdır.
Eğitim-Bir-Sen olarak, yenieğitim-öğretim yılının eğitim çalışanlarına, öğrencilerimize, velilerimize vemilletimize hayırlı olmasını; eğitimin sorunlardan arındırıldığı bir dönemolmasını diliyoruz”.
BİHA
Yorum Yazın