© Haber Olay 2021

Erdoğan, canlı yayında soruları yanıtladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mabeyn Köşkü’nde gerçekleştirilen canlı yayında Libya ile imzalanan Doğu Akdeniz mutabakatını ve güncel gelişmeleri değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT ortak yayınında gündeme ilişkin soruları cevapladı.

Türkiye ile Libya arasındaki mutabakatın Türkiye’ye ne kazandırdığı sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kaddafi döneminde bununla ilgili bir adım attıklarını fakat bunun Kaddafi'nin ölümüyle devam etmediğini söyledi.

“TÜRKİYE, ULUSLARARASI HUKUKTAN KAYNAKLANAN HAKLARINI KULLANDI”

Mısır, Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail'in dörtlü bir hâlde Doğu Akdeniz’i kendilerinin egemenliği altına almaya çalıştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede Türkiye’ye yönelik ciddi tehditler savurulduğunu ancak bu tehditleri dinlemediklerini, Türkiye’nin bölgede iki sondaj, iki sismik araştırma gemisiyle varlık gösterdiğini anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin araştırmalarını sadece Akdeniz’de değil, zaman zaman Karadeniz'de hatta uluslararası sularda da sürdüreceğini kaydetti.

Türkiye’nin söz konusu mutabakat muhtırasını Libya'nın meşru yönetimi Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti ile imzaladığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Hafter, orada Libya'nın bir ulusal temsilcisi değildir. Oradaki temsilci şu anda Sarraj'dır. Sarraj ekibi ile İstanbul'da oturduk, bu konuları müzakere ettik. Bu mutabakat muhtırası ile Türkiye esasında, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullandı. Attığımız adım bu. Bu adımdan başta Yunanistan olmak üzere Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail ciddi manada rahatsız oldu. Bunlarla da kalmadılar aslında. Batıda da bazı ülkeler; 'Siz ne yapıyorsunuz?' gibi NATO ve değişik yerlerdeki toplantılarda bize söylediler. Bugüne kadar uluslararası hukuku hiçe sayarak attıkları tek taraflı adımları bozulmuş oldu. Tek taraflı adım atanlar aslında bunlar. Ama şimdi biz bu adımı atınca, bunların bu oyunları bozuldu."
 

“TÜRKİYE, BU ANLAŞMA İLE DOĞU AKDENİZ'DEKİ YETKİ ALANINI MAKSİMUM DÜZEYE ÇIKARDI”

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin; 2003'te Mısır, 2007'de Lübnan, 2010'da İsrail ile benzer anlaşmalar imzaladığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası hukuku ve Türkiye'nin haklarını hiçe sayılarak Doğu Akdeniz'i parsellediklerini söyledi.

Yunanistan'ın, tek taraflı deniz yetki alanları ilan ederek Türkiye'yi, Kuzey Kıbrıs ile Türkiye kıyıları arasına sıkıştırma planı devreye girmeden, Türkiye'nin bu anlaşma ile Doğu Akdeniz'deki yetki alanını maksimum düzeye çıkardığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye ve Libya olarak karşılıklı yeni bir anlaşma ile belirlediğimiz bu münhasır ekonomik bölge alanlarında ortak arama faaliyetleri gerçekleştirebileceğiz. Herhangi bir sıkıntı yok. Diğer uluslararası aktörler, bu anlaşma ile Türkiye'nin çizdiği alanlarda onay almaksızın arama-tarama faaliyeti yapamaz. Güney Kıbrıs, Mısır, Yunanistan ve İsrail, bu bölgeden Türkiye'nin onayı olmadan doğal gaz nakil hattı kuramaz” değerlendirmesinde bulundu.

“Libya Anlaşması, ülkemizin deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusundaki hukuki tezini de destekledi" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu anlaşma ile Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından dayatılmaya çalışılan yaklaşımlara ve ülkemizi Antalya Körfezi'ne hapsetmeyi hedefleyen deniz yetki alanı iddialarına karşı uluslararası hukuk çerçevesinde haklı bir adım attık” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Londra'da Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile yaptığı görüşmeye ilişkin soru üzerine de haritanın çok net bir şekilde birçok şeyi açıkça ortaya koyduğunu, bunun Türkiye için tarihe kayıt düşmek olduğunu ifade etti.

İçeride ve dışarıda bundan çok rahatsız olanların bulunduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, harita üzerinden Türkiye’nin Akdeniz’de yapacağı çalışmaları anlattı.

“MUHTIRA, TÜRKİYE'Yİ AKDENİZ'DE ÇEVRELEME GİRİŞİMLERİNE GÜÇLÜ BİR CEVAP NİTELİĞİNDEDİR”

Yunanistan'ın, "uykuda yakalandık" açıklamasının hatırlatılması üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Onlar şimdi o tür ifadeler kullanıyorlar. Bizim bir başka avantajımız daha var. Onu da görmemezlikten gelmeyelim. O da nedir? Biz, Kıbrıs'ta bir defa üç garantör ülkeden bir tanesiyiz. Türkiye, Yunanistan, İngiltere. Türkiye-Yunanistan olarak da biz bu çalışmayı zaten biliyoruz. Aynı şekilde bu münhasır ekonomik bölge olayları nereden kaynaklanıyor? İşte buralardan kaynaklanıyor. Bu münhasır ekonomik bölge ile beraber şu gördüğünüz noktalar, bizim sınır olarak tamamen kıta sahanlığındaki bizim sınırlarımızı çiziyor. Buralarda bu çalışmaları artık bizim gemilerimiz rahatlıkla yapacak" ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin, hem karşı kıyı ülkesi olan Libya ile anlaşarak uluslararası deniz hukukuna uygun davrandığını hem de Türkiye ile Libya arasında çizilen hattın ana karalar üzerinden çizildiği için Yunanistan'ın elini kolunu bağladığını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Dolayısıyla Yunanistan'ın itiraz edebileceği bir boşluk yok. Doğu Akdeniz'deki mevcut konjonktür göz önünde bulundurulduğunda ülkemizin Libya ile imzaladığı bu mutabakat muhtırasının, mezkur mahiyette tepkileri tetiklemesi şaşırtıcı değildir. Bilhassa Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanları iddiaları vardı, bunlar karşısında bu muhtıra ile Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklı haklarını korumaktaki kararlılığını dünya kamuoyu nezdinde açıkça göstermiştir. Muhtıra, Rum-Yunan ikilisinin, Türkiye'yi Akdeniz'de çevreleme, yalnızlaştırma girişimlerine güçlü bir cevap niteliğindedir. Ülkemizin her zaman barışçı çözümden yana olduğu görülmüştür. Bu çerçevede istikşafi temaslar ve güven artırıcı önlemler dahil, Yunanistan ile diyalog kanallarını yeniden canlandırmaya hazırız.”

“BİZİM BARIŞÇI ÇÖZÜME DESTEK VEREN TUTUMUMUZ DEĞİŞMEDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan’ın muhtıranın metnini vermediği gerekçesiyle Libya Büyükelçisi'ni sınır dışı ettiğini ancak muhtıranın gizli olmadığını belirterek anlaşmanın TBMM’den geçtiğini, Birleşmiş Milletlere gönderildiğini, Yunanistan’ın Libya Büyükelçisi'ni deport ederek uluslararası bir skandala da adım attığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Libya'nın kendi alanlarında ortak arama-tarama faaliyeti yapabileceğini ya da Libya'nın kendi alanında Türkiye'ye bu hakkı tanıyabileceğini dile getirerek mutabakat muhtırası ile Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığının en batı sınırlarının Yunan adalarının karasularının dış sınırına kadar uzatıldığını aktardı.

Türkiye’nin hem kendi haklarını hem de KKTC’nin haklarını koruyacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve KKTC’nin Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerle anlaşma imzalama yetkisi ve hakkı bulunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim barışçı bir çözüme destek veren tutumumuz başından beri değişmedi, yine aynı yerdeyiz. Hakça bir çözüm için tüm ülkelere diyalog çağrımız sürmektedir. Beraber bu çalışmaları yürütebiliriz. Nitekim şu anda Birleşmiş Milletlere gönderdiğimiz malum bu durumun içeriğini belirten yazımız ve bundan sonraki süreçte bizim artık Libya ile birlikte bu çalışmaların başlayacağı süreç olacaktır" şeklinde konuştu.

“BİR DAVET GELMESİ DURUMUNDA TÜRKİYE NASIL BİR İNİSİYATİF ÜSTLENECEĞİNE KENDİSİ KARAR VERECEKTİR”

"Libya'nın BM tarafından tanınan meşru hükûmeti eğer bir destek isterse Türkiye'den askerimiz Libya'ya gider mi?" şeklindeki soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böylesine bir çağrı özellikle Türkiye'ye tabii ki bu hakkı tanır. Yani Libya halkından, yönetiminden böyle bir davet geldiği anda bu bizim için âdeta bir hak doğurur" diyerek, burada askerî güvenlik ve denizde hakkaniyet konusunda anlaşma yaptıklarını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletlerin 2011'den beri Libya'ya silah satışının önüne geçen bir ambargo uyguladığını aktararak, "Ancak Libya Ulusal Hükûmeti’nin çağrısı karşısında asker gönderme faaliyeti bu kapsamda asla yorumlanamaz. Böyle bir davet gelmesi durumunda Türkiye nasıl bir inisiyatif üstleneceğine kendisi karar verecektir. Biz bir yerlerden izin almayız. Bunun kararını kendimiz veririz” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye ile Libya arasında akdedilen asker veya Askerî Güvenlik İşbirliği Mutabakat muhtırasının iki ülke arasında eğitim ve teknik destek konularında iş birliğine yönelik olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ulusal mutabakat hükûmetiyle başlattığımız söz konusu iş birliğinin Libya'da siyasi sürece dönüş çalışmaları kapsamında gündemde olan Libya'da güvenlik reformu çalışmalarına katkı mahiyetinde değerlendirilmesi gerekmektedir ve biz bu konuda Libya'ya her türlü desteği vermeye açığız” dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bu aralar bir görüşme talebinin olduğunu, ayrıca gelecek ayın sekizinde Putin'in Türkiye'de olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü Hafter konusu aslında istiyorum ki Rusya ile münasebetlerde yeni bir Suriye doğurmasın ve ben inanıyorum ki Rusya da Hafter konusunda mevcut tezi gözden geçirecektir. Çünkü bunun legal bir yönü yok. İllegal birisi. Aynı şekilde yapılan destekler de zaten bu illegalite içerisinde sürdürülüyor” diye konuştu.

“ŞU ANDA DEVRİYELERLE İLGİLİ BEKLENEN NETİCE ALINMADI”

Barış Pınarı Harekâtı kapsamında Rusya ile yapılan mutabakat kapsamında gerçekleştirilen Türkiye-Rusya ortak devriyesinin beklentiyi karşılayıp karşılamadığı sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda gerek Rusya ile gerek Amerika ile olan anlaşmamıza baktığımızda maalesef bu devriyelerle ilgili şu anda beklenen neticeyi aldık diyemem. Yani iyiye gidiyoruz ama henüz beklenen netice alınmış değil. İşte bugün örneğin iki askerimiz maalesef şehit oldu” ifadelerini kullandı.

Rusya Devlet Başkanı Putin ve ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmelerinde bu işin daha sıkı tutulması gerektiğini dile getirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tel Abyad ile Resulayn arasındaki bölgenin ve Derik denilen bölgenin teröristlerden boşaltılmasını Rusya ve ABD’den istediklerini ancak her iki ülkenin de bunu gerçekleştiremediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de tabii 'Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.' dedik. Nitekim yaptığımız iş de öyle oldu. Şu anda Resulayn ile Derik arası orada altı ilçe, 70 köy var, buraya 530 bin kişi yerleştirilebilir. Gelelim Tel Abyad ile Resulayn arasına, burası da üç ilçe, 63 köy var, buraya da 405 bin kişi yerleştirilebilir. Bizim hedefimiz de Tel Abyad ile Resulayn arasına 1 milyon insan yerleştirmek. Bizim güvenli bölgedeki hedefimiz, planlama ve projede bu. Planlamadaki bu hedefimizi biz şu anda attığımız adımlarla aslında gerçekleştiriyoruz” şeklinde konuştu.

“HAVA SAVUNMA SİSTEMLERİNİN ÇEŞİTLENDİRİLMESİ NOKTASINDA PATRİOT DA ALINABİLİR”

Terörist Abdi Şahin’in Türkiye’deki terör eylemlerine ilişkin hazırlanan ve ABD Başkanı Trump’a ve bazı senatörlere izlettirdiği videonun gösteriminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir teröristi muhatap almanın uluslararası savaş hukuku ve uluslararası siyaset biliminde yeri olmadığını muhataplarına söylediğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine Patriot almak karşılığında S-400’den vazgeçmenin mümkün olmadığını yineleyerek hava savunma sistemlerinin çeşitlendirilmesi noktasında Patriot da alınabileceğini belirtti.

DİYARBAKIR’DA NÖBET TUTAN ANNELER

Evlatları terör örgütünce kaçırılan annelerin Diyarbakır’daki nöbetinin çok asil bir duruş olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yavruları çeşitli alavere dalavere ile kaçırılan ve Kandil’de veya daha değişik yerlerde kızların durumları ne âlemde oldukları zaman zaman bazı televizyon ekranlarında bunları gördük. Ve o terörist başı olarak başlarında olan ahlaksızların bu oradaki aldatılarak kaçırılanlara karşı tavırlarını da gördük. Annelerin bundan daha başka bir yaklaşımı beklenebilir mi? Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar vaka bu. Şimdi orada da anneler bunun en güzel örneğini veriyor, en şahsiyetli, en asil örneğini veriyor. Kalkıp da Parlamento’da kurusıkı atanlar, önce siz bunun hesabını verin ya, gelin bunun hesabını verin. Bak şimdi ini terk ettiniz başka yere geçtiniz. Niye terk ettiniz? Kaçacak delik arıyorsunuz. Belki bunlarda gidip inlere girecekler bu gidişle olacak olan odur. Şurada iki gün sonra 100 gün olacak, 100 gündür bu anneler orada. Ve temennim odur ki, inşallah çok daha fazla ilerlemeden burada gerisi sayım başlar. Ve bu geri sayımla birlikte de bu anneler yavrularına inşallah kavuşurlar diye düşünüyoruz. Biz de tabii ki elimizden ne geliyorsa gerek İçişleri Bakanlığımız gerek Savunma Bakanlığımız her türlü tedbiri alıyoruz, adımları da atıyoruz. Ben de Diyarbakır’daki bu annelerimize özellikle sabır temenni ediyorum. Ama siz ne eli öpülesi annelersiniz ki bu mücadeleyi burada şu kış günlerinde de aynı şekilde devam ettiriyorsunuz.”

“MÜTTEFİKLERİMİZLE GEREKLİ İTTİFAK DAYANIŞMASINI SERGİLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Baltık Savunma Planına şerh düştüğünün ancak NATO Liderler Zirvesi’nde bu şerhini geri çektiğinin hatırlatılarak bunun karşılığında NATO’nun terör örgütü YPG konusundaki yaklaşımını değiştirmesi gibi bir durumun olup olmayacağı sorusuna da “PKK konusunda bir sorun yok, aslında burada PYD, YPG konusunda bir sorun var onu yaşıyoruz, bunu da tabii hepsiyle konuşuyoruz, ama bunu hala kabullenmek işlerini gelmiyor. Bu noktada güvenliğin bölünmezliği ilkesinin önemi bir kat daha artıyor” cevabını verdi.

Türkiye’nin, NATO’nun doğu kanadı ya da güney kanadı diye ayrım yapmadığını tehditleri sınıflandırmadığını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin bazı müttefiklerin savunulmasına yönelik planları bloke ettiği yönünde ortaya atılan iddiaların ne derece mesnetsiz, hatta art niyetli olduğu son Londra Liderler Toplantısı’nda açıkça ortaya konmuştur. Hatta biz yani gece Türkiye saatiyle işte 12’ye doğru filandı biz dedik ki, tamam biz bu işin önünü açıyoruz nasıl olsa ileride tekrar bu işi bloke etme durumu söz konusu, ama siz de bize verdiğiniz sözleri tutun. Yani Baltıklar, Orta Avrupa veya Akdeniz Bölgesi ittifakın neresinde konumlanırsa konumlansın müttefiklerimizle gerekli ittifak dayanışmasını sergilemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “NATO’nun bugün bir protesto ve şiddet sarmalı içindeki Orta Doğu bölgesine sınır oluşturan Türkiye’nin endişelerine bigâne kalması ise Türkiye kadar ittifakın kendisine ait bir tehdididir” dedi.

“FRANSA, DIŞARIYLA UĞRAŞMAKTAN KENDİ İÇ SORUNLARIYLA MEŞGUL OLMAYA VAKİT BULAMIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un son günlerdeki açıklamalarının ve Fransa’daki şiddet olaylarının ve olaylarda Anadolu Ajansı Foto Muhabiri Mustafa Yalçın’ın yaralanmasının anımsatılması üzerine de şöyle konuştu: “Öncelikle tabii biz de Mustafa Yalçın kardeşimize Allah’tan şifalar dileyelim. Tabii burada tabii orantısız güç kavramını işlerine geldiği yerlerde hep kullanıyorlar. Televizyon ekranlarında kadın, erkek hiç ayırt etmeksizin polislerin yerlerde onları nasıl sürüklediğini hep görüyoruz değil mi? Orantısız güç. Ve zaman zaman bakıyorsunuz mermi kullanma noktasında da ona da varıyorlar, yani plastik mermiden diğerlerine de geçiyorlar. Ve şu ana kadar çok ciddi sayıda yaralı var ve bütün bu yaralılarla birlikte de o Sarı Yeleklilerin taleplerinin yerine getirildiğine dair herhangi bir şey yok. Fakat bu aslında Fransa’da bir şeyin sinyalini veriyor, yani bu 2022’de seçim orada söz konusu belki de 2022’yi bulmayacak böyle bir durum ortada. Çünkü yasal düzenlemelerini giderek daha katı hâle getirdiler. Türkiye buna benzer bir şey yapsa çılgına dönerler.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa ülkelerinin ikiyüzlülüğünün, çok yüzlülüğünün ülkelerindeki şiddet olaylarında ortaya çıktığına dikkati çekerek, “Fransa’nın bugünkü sorunu işte tam da bu noktada yatıyor, dışarıyla uğraşmaktan kendi iç sorunlarıyla meşgul olmaya vakit bulamıyorlar ve aynı zamanda samimiyetlerini de özellikle hiç sorgulatmaya fırsat vermiyorlar” diye konuştu.

Türkiye’nin ilk taarruz insansız hava aracı Akıncı’nın ne zaman Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine gireceğinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akıncı’nın ilk test uçuşunu başarıyla tamamladığını, envantere girme zamanı için de net bir şey söyleyemeyeceğini belirterek üretici firma Bayraktar ailesini tebrik etti.

“HEDEFLERİMİZİ YAKALAMA NOKTASINDA YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ”

Türkiye ekonomisinde 2020 yılında neler olacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide toparlanma döneminin başladığını, makroekonomik göstergelerin iyi geldiğini, 2019 yılı üçüncü çeyreği itibariyle mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış gayrisafi yurt içi hasılanın üç çeyrektir arka arkaya pozitif büyüme kaydettiğini söyledi.

Türk ekonomisine güvenin iyileştiğini, reel kesim güven endeksinin 2019 Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 9,2 puan artarak 102’ye yükseldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Lirası’na güvenin de artamaya başladığını, vatandaşlardan Türk Lirasına güvenerek yatırımlarını Türk Lirası’yla yapmalarını istedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu dönemde hizmet sektörü güven endeksi 13,4 puan, perakende ticaret sektörü güven endeksi 13,3 puan ve inşaat sektörü güven endeksi 8,6 puan artış gösterdi. Tabii dış talep güçlü seyretmeye devam ediyor. Yeniden dengelenme kapsamında ise, özellikle bu da büyük bir önem arz ediyor, burada da hedeflerimizi yakalama noktasında yolumuza devam ediyoruz” bilgilerini paylaştı.

“2020’DE TEK HANELİ ENFLASYON RAKAMINA ULAŞACAĞIZ”

Yılsonu itibariyle turist sayısında 50 milyonun yakalanacağını, turizmde yaşanan sıçramanın Türkiye’ye dışarıdan turizm yatırımı çekeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Tabii ihracat ve turizmdeki güçlü performans ve zayıf ithalat ile cari işlemler dengesi yıllıklandırılmış olarak yine yaklaşık 6 milyar dolar fazla verdi. Ama bir şeyi burada unutmayacağız. Tabii bizim ihracatımız biliyorsunuz ithalata dayalıdır, ama bu ithalata dayalı olması bizi korkutmaması lazım. Çünkü bu her ülke için böyledir, yani sadece Türkiye için değil. Bütün mesele buradaki ihracat ürünlerinin hassasiyetle seçilerek, yani ithalat-ihracat arasındaki o bağlantıyı iyi kurmamız lazım. Bunu iyi kurduğumuz anda nasıl ki cari açık noktasında bir ara çok güzel bir denge yakaladık, onu tekrar yeniden yakalamamız da mümkündür. Aldığımız tedbirler ve uyguladığımız politikalarla hedefimiz 2020-2022 yeni ekonomi programında da belirtildiği gibi enflasyonun kalıcı olarak düşük tek haneli seviyelere indirilmesidir ve bunu da yakalayacağız, yani 2020’de tek haneli enflasyon rakamına ulaşacağız ve faizde de yine aynı şekilde tek haneli rakama inşallah 2020’de geçiyoruz, geçeceğiz ve bunu yakalamak suretiyle de bir defa bu neyi getirecek? Yatırımı getirecek, istihdamı getirecek, üretimi getirecek, bunun yanında rekabeti getirecek ve böylece başarıyı getirecek.”

“TÜRKİYE’NİN DIŞA BAĞIMLILIĞI HER GEÇEN GÜN AZALIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ile ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarma hedefini yakalama konusunda ABD Başkanı Trump ile gerekli talimatları verdiklerini hatırlatarak Rusya ile de 30 milyar dolar ticaret hacmine doğru gidildiğini söyledi.

Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarma mücadelesini başarıyla sürdürdüklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin dışa bağımlılığının her geçen gün azaldığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstikrarlı bir Türk parasına da geçelim istiyoruz. Onun için ben vatandaşlarımdan gelin cebimizde, cüzdanımızda kendi paramızı taşıyalım ve onlarla beraber bütün alışverişimizi piyasalarda yapalım ve daha istikrarlı bir Türk Lirası sayesinde 2020 yılında enflasyonun kalıcı tek hanelere düşeceğini, düştüğünü göreceksiniz. Biz milletimize inanıyoruz, milletimizi seviyoruz. Ve bizi bölemeyecekler, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız ve hep birlikte Türkiye’mizi inşallah muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaracağız” değerlendirmesinde bulundu.

BİHA

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER