Gözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti grubunda yapacağı açıklamaya çevrilmişti.
Erdoğan beklenen konuşmayı yaptı. Bu konuşmada özeleştiri vardı. AK Parti’nin seçim yenilgisindeki sebepleri doğru teşhis etti. Şimdi sıra tedavide.
AK Parti kurulduğu günden bu yana ilk kez bir seçimde ikinci parti konumuna düştü. Ama şu görüldü ki Erdoğan partisini bu durumdan çıkarıp yenilgiyi zafere çevirebilecek bir lider. Erdoğan dün AK Parti grubundaki konuşmasında onu gösterdi. Usta kaptan fırtınalı denizlerde gemisini limana ulaştıran kişidir. Erdoğan, AK Parti’yi nice fırtınalı denizlerden çıkarıp iktidara taşımayı başardı.
KONUŞMASININ İKİ YÜZÜ
Cumhurbaşkanı’nın konuşmasının iki yüzü vardı. Biri partiyi diğeri Türkiye’yi ilgilendiren. Erdoğan, AK Parti için gelecek perspektifi verdi. Ama Türkiye için yeni bir perspektif sunmadı. Mevcut politikalar mı devam edecek yoksa Türkiye’de siyasi iklimin değişmesini sağlayacak adımları atacak mı? Onun ipuçlarını vermedi. Belki bunu ileriye bıraktı, belki mevcut politikaları sürdürecek. O konuda yorum yapabilecek bir sinyal vermedi.
ERDOĞAN BİTTİ DEMEDEN BİTMEZ
Seçimlerden sonraki ilk grup toplantısı olduğu için AK Parti milletvekilleri izlemek üzere grup salonundaydı. İlk başlarda durgun bir hava vardı. Ama Erdoğan hem umut verdi hem moral verdi. İlk başlardaki alkışlar yerini ayağa kalkıp uzun süreli tempolu alkışlara bıraktı.
Erdoğan, “Teşkilatlarımızın moralini bozmaya yönelik bir kampanya yürütülüyor. Şunu çok net ifade etmek isterim... Bunlar, AK Parti’nin nasıl bir parti olduğunu anlamamışlar. Bunlar, nereden nasıl geldiğimizi, nereye yürüdüğümüzü anlamamışlar. Bu hareketin, kökleri çok derinde ve ufku çok geniş bir hareket olduğunu kavrayamamışlar. Beyler, bayanlar! Şunu herkes görsün ve bilsin; biz bitti demeden hiçbir şey bitmez” deyince milletvekilleri adeta silkindi ve kendilerine geldiler.
UMUTSUZLUĞA YER YOK VURGUSU
Erdoğan’ın şu sözleri ise salonu heyecanlandırdı.
Erdoğan, “Bu harekette yeise yer yoktur. Bu harekette umutsuzluğa asla yer yoktur. Bu hareket, korkakların omuzlayacağı bir hareket değildir. Muhasebemizi yapar, hatalarla aramıza mesafeyi koyar, nerede kalmıştık der ve kaldığımız yerden yolumuza daha güçlü bir şekilde revan oluruz” dedi.
TÜRKİYE’Yİ BİZ YÖNETECEĞİZ
Seçimlerden sonra muhalefetten bir erken seçim çağrısı gelmedi. Muhalefet doğru olanı yaptı. Bu bir yerel seçim. Ancak biz geçmişte neler gördük, neler. Genel seçimler 2023 yılında yapıldı. Millet 5 yıl süreyle Türkiye’yi yönetme yetkisini Erdoğan’a verdi. 2028 seçimlerine kadar Türkiye’yi Erdoğan yönetecek. Ancak bulanık suda balık avlamak isteyenler de yok değil. O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Farklı heveslere kapılanları görüyoruz. Sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar. Birileri kendilerince yerel iktidar-merkezi iktidar diye ikili yapı yapmaya çalışıyor. Bu tarz söylemler hayalden ibarettir. Tek bir iktidar vardır. O da 14-28 Mayıs seçimlerinde milletin yönetmek için yetki verdiği Cumhurbaşkanı ve Kabinesidir. Kabinemiz de görevinin başındadır. Bu gerçekle yüzleşmeye davet ediyorum” vurgusu önemliydi. Hem içeriye hem dışarıya mesajdı. Kimsenin bir takım yanlış hesaplar içerisine girmemesi için bir uyarıydı.
ÖZELEŞTİRİ YAPTI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının özünü seçim sonuçlarına ilişkin samimi özeleştirileri oluşturdu.
Erdoğan seçim gecesi yaptığı balkon konuşmasıyla bunu ortaya koydu. Grup toplantısında önce millet iradesine saygı açısından önemli gördüğüm bir vurgu yaptı. “Demokrasi öncelikle halkın iradesini kabullenmek, milletin tercihiyle zıtlaşmamak demektir. Muhalefet gibi analizler kasmak bize yakışmaz. Seçimleri objektif olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Milletimiz bizden özeleştiri yapmamızı istemiştir. Biz de bu tablonun çok iyi farkındayız. Bu mesajların gereğini de mutlaka yerine getireceğiz” dedi.
Erdoğan’ın zaman zaman referans gösterdiği şairlerimizden Sezai Karakoç’un dizelerinde olduğu gibi, “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır” dedi.
YENİLGİDEN ZAFERE
Ama bir şey daha söyledi. Bu yenilgiyi bir zafere dönüştürecekleri müjdesini verdi. “AK Parti’nin ayırıcı vasfı, kendi doğru ve yanlışlarını analiz edebilen bir parti olmasıdır. Küçük hesapların peşinde koşanların oyununa gelmeyeceğiz. Dünyanın dört bir yanındaki mazlumları asla hayal kırıklığına uğratmayacağız. Önümüzdeki dönemi bir şahlanışın dönüm noktası haline getireceğiz” diye konuştu.
Milletvekillerinin ayağa kalkarak alkışladığı bölümlerden biri de burasıydı.
HAPİSHANEDEN CUMHURBAŞKANLIĞI’NA UZANAN LİDER
Erdoğan demek büyük bir mücadelenin adı demektir. 15 Temmuz’da canı pahasına darbecilere karşı mücadele etmedi mi? Darbe olduğunda şapkasını alıp kaçanlara inat, tanklara meydan okumadı mı? Erdoğan demek, hapishaneden cumhurbaşkanlığına uzanan bir mücadelenin adı demektir. “Biz dikensiz bir gül bahçesinde de yürümüyoruz” derken arkasında büyük bir mücadele yatıyordu. Erdoğan konuşmasında o mücadeleyi hatırlattı. Bence doğru da yaptı.
İMAN VARSA UMUT VARDIR
Erdoğan, “Bu noktaya düşe kalka geldik. Biz bu noktaya yenilgi yenilgi büyüyerek geldik. İşkencelerden geçtik, hapislerde yattık, darbeler yedik, partilerimiz kapatıldı, haksızlığa, hukuksuzluğa ve zorbalığa uğradık. Ama asla umutlarımızı kaybetmedik. Gençler, iman varsa imkân vardır dedik. Kalktık ve yolumuza kararlılıkla devam ettik” deyince sadece milletvekilleri değil, tribünlerde izleyenler de ayağa fırladı.
Erdoğan seçimlerden sonra morali bozulan AK Parti’ye moral verdi. Milletvekillerini ateşledi. AK Parti kadrolarına, “Reis bizi yine zaferlere taşıyacak” umudunu aşıladı.
Lider budur işte.
Facebook Yorum
Yorum Yazın