© Haber Olay 2021

Urfa'dan tepki: Kürt halkı yok sayıldı!

İçişleri Bakanlığı kararıyla 3 ile kayyım atanmasına tepki gösteren Şanlıurfa'da görev alan STK'lar, gösterilen gerekçelerin inandırıcı olmadığını kaydetti.

İçişleri Bakanlığının kararı ile Diyarbakır, Mardin ve Van Belediye Başkanları görevlerinden alındı ve yerlerine kayyım atandı.

Yaşanan olay sonrası Türkiye'nin dört bir yanından olumlu ve olumsuz tepkiler gelirken, Şanlıurfa'da sessiz kalmadı. Bugün Şanlıurfa Eğitim-Sen Şubesinde toplanan KESK Şubeler Platformu, Urfa Tabipler Odası, Urfa Emek ve Demokrasi Platformu, TMMOB Makine Mühendisleri Odası ve İhsan Hakları Derneği ortak bir basın açıklaması düzenledi. 

Sivil Toplum Kuruluşları (STK) adına açıklamayı yapan KESK'e bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) Şanlıurfa Şube Başkanı Leyla Sezen, belediye başkanlarının görevden alınmasına gösterilen gerekçelerin inandırıcı olmadığını aktardı. 

Sezen, sözlerinde şu ifadelere yer verdi: 

"19 Ağustos sabahı Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerinin halk iradesi ile seçilmiş Eş Başkanlarının görevden alınıp yerlerine kayyım atanmasını, halk iradesine yapılmış bir darbe olarak görüyor, Devleti/AKP'yi bu yanlıştan derhal vazgeçmeye çağırıyoruz!

'GEREKÇELER İNANDIRICI DEĞİL!'

Seçilmeleri üzerinden henüz dört ay geçmemiş iken, daha geçmiş dönemin yolsuzluklarını açığa çıkartırlarken ve seçilmelerinden bu yana halkçı ve şeffaf bir belediyecilik yapma uğraşları kamuoyu nezdinde de takip edilirken, büyük bir gürültü ve binlerce polisin operasyonuyla görevden alınmalarının hukuki bir dayanağının olmadığı açıkça ortadadır. Öne sürülen gerekçelerin hiçbiri inandırıcı olmadığı gibi seçimlerden önce "gerekirse yine kayyum atayacağız" denildiğini de unutmuş değiliz.
Halkın seçtiği temsilcilerin görevden uzaklaştırılıp yerlerine atanmış kişilerin konulması halk iradesinin açıkça hiçe sayılmasıdır.

'HUKUKSUZ GÖZALTI, TUTUKLAMA...' 

Son 4 yılda Ohal uygulamaları ile yaşamın her alanına saldırıların ve talan politikaların derinleştiğini hep birlikte yaşadık. Hukuksuz gözaltıları, tutuklamalar, ihraçlar, doğal alanlara yönelik talan politikaları ve hükümetin savaş çığırtkanlığı ülke tarihinde benzeri olmayan bir tabloyu açığa çıkarmaktadır. Demokrasinin tek göstergesi olarak kalan seçimlerin dahi bir ortaoyunundan öteye geçmediği halkın iradesinin gasp edildiği bu sürece tepkimiz demokrasi güçleri olarak nettir.
Halk iradesine bu kadar fütursuzca müdahale edilmesi çeşitli barış çabalarının yapılmak istendiği bir döneme denk getirilmiştir. Böylesi dönemlerde siyası iktidarın tamamen güvenlikçi politikaları devreye sokması anlaşılır değildir.

'KÜRT HALKI CEZALANDIRILMAK İSTENİYOR' 

Her seçim döneminde demokrasinin vazgeçilmez unsuru milletin iradesidir diyen tek adam diktatörlüğü seçim sonuçlarını beğenmeyince, Kürt halkının iradesini yok sayarak pervasızca saldırmasını kabul etmiyoruz. Bizler bu durumu şovenist intikamvari bir yaklaşım olarak görüyoruz çünkü batıda AKP MHP kirli ittifakına kaybettirince HDP şahsında Kürt halkı cezalandırılmak isteniyor.

'MÜCADELE, TEK ÇIKIŞ YOLU' 

Demokratik kamuoyuna açık çağrımızdır bugün yapılan siyasal darbeye karşı durmak sadece Diyarbakır, Van ve Mardin halkının sorumluluğu değildir, demokrasiden adaletten hukuktan yana tüm kesimlerin karşı durması ve mücadele etmesi bu karanlık tünelden çıkışın tek yoludur."

Özlem DİKMEN-BİHA

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER