© Haber Olay 2021

‘Her şeyi yapıyoruz ama bir gram toprak üretemeyiz!’

Harran Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Rıza Öztürkmen Öztürkmen, “Toprakları, elimizdeki kaynakları bitirirsek önümüzdeki neslimize hiçbir şekilde bir kaynak bırakmayız” dedi.

Şanlıurfa Türkiye tarımındaki en önemli halkalardan bir tanesi. Sahip olduğu verimli topraklar ile birçok ürünün yetiştiği Şanlıurfa’da 2017 yılı tarım iyi gelişmelere sahne oldu. Sulama imkanlarının arttığı kentte, farklı ürünler de yetiştirilmeye başlandı. Bir yandan bu gelişmeler yaşanırken, diğer yandan da son dönemde yağışların oldukça azaldığı kentte çiftçiler, kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya.

Ocak ayına girilen şu günlerde hala beklenen yağışlar kente düşmezken, Harran Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Rıza Öztürkmen, hem kuraklığın Şanlıurfa tarımına etkisini, hem de 2017 yılında Şanlıurfa tarımında yaşananları, 2018 yılı için tarımdan beklentileri, kurulması planlanan Tarım Üniversitesinin artıları ve eksileri ile tarımı geliştirme-kalkındırma adına yapılması gerekenleri Ajans Urfa'ya anlattı.

2017 tarım için nasıl bir yıl oldu Şanlıurfa’da?
Tarımda gerek üretim alanları bakımından gerekse de rekolte bakımından oldukça iyi bir potansiyele sahibiz. Türkiye ekonomisinde 6,1 milyon lira tarım girdisi bizim ilimizden karşılanıyor. Türkiye pamuğunun yüzde 44’ü, Türkiye buğdayının yüzde 8’i, Türkiye mısırının yüzde 15’i ilimizden karşılanıyor. Dolayısıyla biz tarımın başkentiyiz dediğimiz zaman haksız değiliz. Bizim en önemli yapılarımızdan bir tanesi sulanan alanlarımızın oldukça verimli olması ve bu alanların çok kullanılabilir olması. Geçen yıl ki tarımı konuşacak olursak, pamukta oldukça iyi bir sezon yaşadı çiftçimiz, rekolte oldukça yüksekti. Verim iyi alındı. Geçen yıl pamukta masraf gerektiren çok önemli bir girdi de olmadı. Dolayısıyla pamukta bizim çiftçimiz altın yılını yaşadı. Fiyatların 3 lira civarında olması, tarımsal gelir pamuk çiftçisinin yüzünün gülmesine neden oldu. Mısırda, buğdayda ve arpada da aynı. Hem rekolte yüksek hem de fiyatlar fena değildi. Tabi tarımda verimliliği artırabilmemiz için bu fiyatların haricinde girdileri azaltmak lazım. Biz şu anda da gerek Ziraat Fakültesi olarak, gerek tarımdaki birçok araştırmacı olarak bu konuda çalışmalar yapıyoruz. Bana göre 2017 tarım yılı oldukça bereketli ve verimli geçti. Çiftçinin bu yıl elde ettiklerini bence pazara dökmesi lazım, yani Suruç çiftçisi damlama-yağmurlama sistemlerini alsın, çiftçilerimizin bir araya gelerek anıza ekim yapabilen aletler alması lazım. Anızı iyi işleyen aletler alması lazım ki artık daha iyi daha çevresel bir tarım yapılabilsin.

2018 yılından beklentiler nasıl peki?
2018’den beklentimiz, kuru tarımdan şu ana kadar oldukça kötü. Çünkü geçen yıl ekimden yılbaşına kadar yağan yağmur miktarı 120 mm civarıydı. Uzun yıllar ortalamasına da baktığımız zaman bir 2014’te yaşandı böyle bir kuraklık. Bunun haricinde oldukça az yağmur yağdı. Ümit ediyorum ki çok güzel bir yağmur yağar, bu açık biraz kapanır. Ama önümüzdeki günlerde de Türkiye’nin en büyük krizlerinden bir tanesi su miktarının azalması. Atatürk Barajı’nda da azalıyor yağış olmayınca. Ümit ediyorum ki büyük bir yağışlı dönem geçiririz. Eskilerin dediği gibi yazımız yaz, kışımız kış olur inşallah. Aksi takdirde bu kuraklıktan dolayı büyük bir problem yaşayabiliriz.

Kuraklık çiftçilerimizi nasıl etkiler?
Şu anda kuru tarım yapan çiftçilerimizden hububat tarımı için oldukça kötü bir dönem. Çünkü çimlenme oranı oldukça zayıf kuru tarımda. Sulu tarım yapan çiftçilerimizin tabi bir kısmı sulama yapabildi. Ancak barajdan sulama yapan çiftçilerimiz için de kanallarda su yok. Yine aynı şeye geliyoruz. Ümit ediyorum ki bugünlerde iyi bir yağmur yağar ve bu zararı kara çevirir diye dua ediyoruz. Aksi takdirde bu havanın gidişatı oldukça riskli ve oldukça kötü.

Bu durumun çiftçiye, ekonomiye, vatandaşa yansıması nasıl olur?
Şu anki hesaba göre tabi ki hububatta bir açıklık söz konusu olabilir. Kuru tarımda bir eksik olacaktır. Tabi Şanlıurfa, ülkemizin en önemli tarım potansiyeli olan kentlerinden bir tanesi. Eğer böyle olursa kuru tarımda çok büyük bir girdi kaybı olacaktır. Bunun haricinde Türkiye’nin pamuk, mısır, bu yıl çok iyi bir yağış olmazsa veya yağış az olursa seneye Atatürk Barajı ile ilgili de krizler yaşanabilir. Bunlar en kötü şeyler. Önümüzdeki günlerde iyi bir yağış kitlesinin olacağını ümit ediyorum, dua ediyorum. Umarım bu yağışlı hava ile beraber ilimizde hem hububat tarımı yapan çiftçilerimizin hem de bir dahaki yıla hazırlık yapan sulu tarım çiftçilerimizin yüzü güler.

Tarım alanlarının imara açılması, farklı şekillerde kullanılması konusu var, bu noktada neler söyleyeceksiniz?
Tarımda, Türkiye’nin en fazla tarımsal potansiyeline sahip toprakları olan üçüncü iliyiz, Ankara ve Konya’dan sonra. Ancak en kötü kullanan illerden bir tanesi de biziz. Bugün Harran Ovası’nda 50 bin dekarlık alanda köy yerleşim yeri dışında betonlaşan yerler var. Bu bizim için çok büyük bir kayıp çünkü bunun gerisine dönemiyoruz. Yine bunun yanı sıra toprak koruma kurulu çok güzel bir şekilde görevini yapmaya başlıyor. Ümit ediyorum önümüzdeki günlerde başlayacak. Bu da çok iyi bir haber. Büyük ova statüsüne girdi ilimizdeki ovalar. Yani şimdiye kadar çok kötü olan bir çerçevemiz vardı, topraklarla ilgili, betonlaşmayla ilgili, tarım dışına çıkışla ilgili. Ümit ediyorum bu son dönemdeki yönetmelik değişiklikleri ile beraber, iyiye doğru gideceğiz ümidini taşıyorum. Aksi takdirde insanoğlu dünyada her şeyi üretebiliyor, yapay kalpten tutun da kana kadar, yapay beyne, robota kadar yapıyoruz ama bir gram toprağı üretemiyoruz. Toprakları, elimizdeki kaynakları bitirirsek önümüzdeki neslimize hiçbir şekilde bir kaynak bırakmayız ki, bu da bizim vebalimizdir diye düşünüyorum.

Vatandaşlara bu noktada ne gibi görevler düşüyor?
Bir defa tarım arazilerinde yapılaşmayı kesinlikle ama kesinlikle önlemeliyiz. Buna dikkat etmeliyiz. Toprakların korunmasını sağlamalıyız. Belediyelerimizin bugünlerde güzel işler yaptığını duyuyorum. Bunu hızlandırmalarını tavsiye ediyorum. Köy dışı yerleşim yerleri ile ilgili planlamalarını hızlı bir şekilde bitirip, tabi ki çiftçimizin topraklarını korumaya ilişkin çok önemli adımlar atmasını rica ediyoruz. Çünkü bu topraklar bizim gelecek nesillerimizindir.

Son dönemde gündemde olan Tarım Üniversitesi konusu var. Bu noktada siz neler söyleyeceksiniz?
Şimdi bilindiği gibi ben Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin bir öğretim üyesiyim. İlimizde ziraat fakültesi, Harran Üniversitesi’nin içerisinde 1978’den beri hizmet vermektedir. Tabi düşünülen tarım üniversitesi, burada ziraat fakültesi varken niye bir tarım üniversitesi düşünülüyor fikrini açmak istiyorum. Okuduklarımdan ve yazılanlardan edindiğim bilgilere göre tam bir ihtisas üniversitesi kurulması planlanıyor. Tabi ki ilimiz için, ülkemiz için çok önemli iyi bir tarım ihtisas üniversitesi ve teknolojiye uygun güzel bir üniversite şehrimize şüphesiz ki yakışır. Cumhurbaşkanımız da bu konuda bir müjde vermişti. Ama daha kötüsü ve daha iyisi, ikisi de bir arada. İlimizde tarım lisesi var bir tane. Akçakale’ye giderken Koruklu mevkiinde. Bu tür liselerin Şanlıurfa’da hızlı bir şekilde artırılması ve eğitim kalitesinin de iyileştirilmesi lazım. Mesela ben geçen yıl tarım lisesine gitmiştim. 300’e yakın öğrencisi var. Bu 300 öğrencinin uygulama yapacakları çok iyi bir yer yoktu. Geçen aynı şekilde bizim tarım lisesindeki uygulama alanı olmayan ya da iyi bir tarım lisesinden gelmeyen öğrenci, ziraat fakültesinde başarılı olamaz. Bizim mutlak olarak bunu hızlandırmamız lazım. Aksi takdirde tarım lisesinin hiçbir anlamı olmaz. Tarım üniversitesi de bu ile kurulduğu takdir de, bugün ziraat fakültesindeki kontenjan çok fazlasıyla dolmuyor. Yine Siverek’te açılmış bir doğa bilimleri fakültemiz var. O da daha öğrenci almadı ama yani bizim bunların altını doldurabilmemiz için mutlak olarak iyi bir tarım lisesi kompozisyonu çizmemiz lazım. Aksi takdir de çok da verimli olmaz diye düşünüyorum.

Tarım üniversitesinin, tarım lisesinin bizim tarımımıza en önemli katkısı, en önemli girdisi ne olacaktır?
Tarım üniversitesinin ilimizde kurulması ya da ziraat fakültesinin ilimizdeki spesifik konularla uğraşması tarımdaki kültürü ve tarım teknolojisini iyileştirecektir. Ben umut ediyorum ki böyle bir teknolojiyi iyileştirirsek gelecekte daha çok ürün ve az masraf olacaktır. Bu anlamda tarım sektörünün iyileşeceğini, tarımda daha kalifiye insanların çalışacağını söyleyebiliriz.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Ben bu yıl iyi bir ürün, iyi bir verim, iyi bir fiyat varken, yani yağmur yağarken kaplarımızı iyi dolduralım diyorum. Teknolojik gelişimi iyi bir şekilde sağlayalım. Tarımda ne kadar az su kullanıp, toprağı ne kadar iyi kullanırsak, girdilerimizi ne kadar azaltırsak o kadar karlıyız. Bunu çiftçimizin de bilmesini isterim. Aksi takdirde bizim elde edeceğimiz, yani bu saatten sonra 600 kg pamuk alan çiftçimiz bunu 900’e çıkaramaz, bine çıkaramaz. Önemli olan masrafı ve girdileri azaltabilmektir. Bu konuda çiftçilerimizin kendilerini yetiştirmeleri, biraz daha teknolojiyi takip etmelerini rica ediyorum.

Röportaj: Mustafa PAYIK/ŞANLIURFA-BİHA

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER