Tescilli telkari sanatı ana vatanında usta ellerle yaşatılıyor
GündemMardin ve çevresinde geleneksel el sanatlarından olan 3 bin yıllık telkari, aralarında Süryanilerin de bulunduğu ustaların yeteneğiyle yüzük, küpe, kolye, kemer, bilezik, broş ve anahtarlık gibi birbirinden güzel ürünlere dönüşerek, yerli ve yabancı turistlerin beğenisine sunuluyor Atölyesinde staj yapan gençlere sanatı öğreten 70 yaşındaki Süryani usta Melek Akyol: ”Bu sanata el emeğimizi ve alın terimizi katıyoruz. Zahmetli ve ince bir iş olduğu için yoruyor ama zevki de çok”
MARDİN (AA) ŞAHİN SEÇEN/SELAHATTİN EROL Farklı din ve kültüre sahip insanların tarih boyunca bir arada yaşadığı Mardin'de geleneksel el sanatlarından olan 3 bin yıllık telkari, Süryanilerin de yer aldığı ustaların eliyle yaşatılarak, gelecek nesillere aktarılıyor.
Türk Patent ve Marka Kurumunca coğrafi işaret belgesiyle tescillenen geleneksel el sanatını tutkuyla sürdüren ustalar, birbirinden farklı motifleri tel tel işleyerek gümüş yüzük, küpe, kolye, kemer, bilezik, broş ve anahtarlık gibi çeşitli ürünlere dönüştürüyor.
Tümüyle el işçiliğine dayalı, ince tel halinde çekilen gümüşün bükülmesiyle hazırlanan, çok küçük motiflerin kaynak yardımıyla bir araya getirildiği telkari sanatı, yerli ve yabancı ziyaretçilerden de büyük ilgi görüyor.
Atalarından gelen bu sanatı devletin desteğiyle yaşatmaktan memnuniyet duyan ustaların hazırladığı ürünler kentteki onlarca satış noktasında yerli ve yabancı turistlerin beğenisine sunuluyor.
Ustalar, alın teri ile mesleklerini sürdürürken bu sanatı gençlere de öğreterek, yaşatmaya çalışıyor.
"Bu sanata el emeğimizi ve alın terimizi katıyoruz"
Midyat ilçesinde bu sanatı sürdüren ustalardan Süryani Melek Akyol (70), AA muhabirine, telkari sanatının el emeği göz nuru olduğunu söyledi.
Akyol, yarım asırdır bu sanatı meslek olarak sürdürdüğünü dile getirerek, bu mesleği yaşatmak için çabaladıklarını aktardı.
Bu işe çıraklıktan başlandığını, sonrasında kalfalık ve ustalık seviyesine ulaşıldığını ifade eden Akyol, "Eskiden el ile çalışırdık ama şimdi imkanlar çoğaldı, teknoloji ilerledi, makineler yardımıyla üretim yapılıyor. Modelleri ve tasarımı kendimiz hazırlıyoruz. Modeli hazırladıktan sonra gümüşü işleyip cımbızla büküyoruz ve iskeletin içine yerleştiriyoruz daha sonra kaynatıyoruz ardından parçaları birleştiriyoruz." diye konuştu.
Akyol, Midyat'ta geçmişte 72 atölyede üretim yapıldığını ancak bazı Süryani ustaların Avrupa'ya yerleşmesi ile bu sayının azaldığını, şu anda 6 atölyede üretimin sürdüğünü dile getirdi.
Meslek lisesinde okuyan 5 öğrencinin atölyesinde staj yaptığını, buradan her türlü ürün çıktığını anlatan Akyol, sanatta teknolojiye karşı olduğunu, el işçiliğinin önemli olduğunu düşündüğünü belirtti.
Akyol, "Bu sanata el emeğimizi ve alın terimizi katıyoruz. Zahmetli, ince bir iş olduğu için yoruyor ama zevki de çok." dedi.
El işçiliği ile gümüşe hassas dokunuş
24 yıldır bu sanatı sürdüren Süryani usta Metin Aslan da telkari denilince akla Midyat'ın geldiğini ifade etti.
Aslan, bu sanatı yaşatmak için çabaladıklarını aktararak, "Gümüşü 120 mikrondan 24 mikrona kadar indirerek çalışıyoruz. Takı ve kemerin yanı sıra vazo, şekerlik, tepsi de yapıyoruz. Atölyemizde 3 usta çalışıyor. Has gümüşü İstanbul'dan alıyor, işçiliğini burada yapıyoruz. Burada has gümüşü eritip çubuk haline getiriyor, istediğimiz mikrona kadar inceltiyoruz." ifadelerini kullandı.
"Bu mesleği öldüren dökümdür. Dökümün çıkması hazır parçaya yönelme, yani el işçiliğinin olmamasıdır." diyen Aslan, Süryani ustalardan öğrendikleri bu sanatı el işçiliği ile devam ettirmek istediklerini, ellerinden geldiği kadarıyla da sürdüreceklerini kaydetti.
Gençler sanatı ustalarından öğreniyor
Midyat Telkari Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde okuyan Yakup Aslan, bu sanatı ustalarından öğrenmek istediğini, hem eğitimini sürdürdüğünü hem de atölyede sanatın inceliklerini öğrendiğini belirtti.
Stajyer Nurcan Bulut ise bu mesleği severek yaptığını, bu sanatla uğraşmaktan mutluluk duyduğunu aktararak, telkari sanatının sabır gerektirdiğini ifade etti.
İlginizi Çekebilir